"Namus" kavramı, kültürümüzde çok ciddî bir kavramdır. Ceza evlerine
bakıldığında, suçların önemli bir kısmının namus cinayetinden kaynaklandığı
görülür. Dinî duygulan güçlü olmayan insanlarda da bu dumm fazlasıyla göze
çarpar. Namus düşüncesinin kuvvetli olması, kültürel öğretilerle yakından
ilgilidir. Bir erkeğin, kansının namusu için savaşa gitmesi ya da namusuna
dil uzatıldığında erkeğin kendini riske atması kadınlann da hoşuna gitmiş,
bu durum onlar tarafından da onaylanıp desteklenmiştir.
Sosyal Danvinizme inananlar, aile kavramında cinsel sadakatin çok önemli
olmadığını ileri sürer, "Cinsel olarak insanlar daha özgür olmalı." şeklinde
düşünürler. Bu durum, insanın anlık zevklerini tatmin edebilir, ama
sosyolojik boyut içerisinde zararları ortaya çıkacaktır. Bir toplumun
sağlıklı devam edebilmesi için, ensest ilişki [aile içi cinsel ilişki]
olmamalı, bir anne veya baba doğan çocuğun kimden olduğunu bilmelidir.
Cinsellik serbest bira-
kıldığında, onun en çarpık ya da yanlış uygulaması, İçişinin en yakınları
arasında yaşanacak, ensestin onaylanmasıyla cinsel ilişki en çok kız ve
erkek kardeşler arasında görülecektir. Sosyolojik fazlar içerisinde en çok
100 veya 200 sene sonra DNA'lar insanların en yakınlarından oluşacak, uzun
vadede pek çok hastalık tezahür edecektir.
Meselâ Amerikalı bir genç, herhangi biriyle evli yaşayacak, fakat
kardeşinden ya da ağabeyinden de çocuk sahibi olacaktır. Evrensel akıl bu
gelişimi reddeder. Bu gelişim, insanlığın geleceği için çok büyük bir
tehlikedir. Olaya sadece biyolojik açıdan yaklaşıldığında bile, DNA'lar
birbirlerinden ne kadar uzak olursa, çoğulculuk ve çeşitlilik o kadar fazla
olur, insanlığın geleceği açısından o derece doğru hareket edilir.
Sosyolojik öğretiler bu sebeple aile içi cinselliği onaylamamıştır. Böyle
bir gelişmeye kapı açılma-malıdır. Namus kavramının sosyolojik boyutu bu
şekildedir.
Olayın psikolojik boyutunda ise, sadakat, ailedeki en önemli bağdır ve
cinsel sadakat de bunun içindedir. Bir insanın, sevdiği birinin başka
biriyle beraber olduğunu düşündüğünde rahatsız olmaması, psikolojik bir
yozlaşmadır. Namus sadece kadınlara özgü değildir. Bu konuda kadın ile
erkeğin hiçbir farkı yoktur. Bu durum her iki cins için de aynıdır. "Namus
kadına yakışır, ama erkeğe olmasa da olur!" diye düşünülemez. Bu düşüncenin
daha fazla kadın ağırlıklı olarak gündeme gelmesi, çocuğu karnında
taşımasından kaynaklanır. Bu sebeple biyolojik eğilim, namus konusunda
kadının daha çok sorumlu olmasını öğütler. "Kadın, her erkeği yanına
yaklaştırılmamak." düşüncesi bu sebeple ortaya çıkmıştır. Anneliği sebebiyle
çocuğun, kadının genini taşıdığı kesindir. Fakat çocuğun kimin olduğu
konusunda, erkeğin bilinmeme ihtimali fazladır. Erkek, yani baba konusunda
daha hassas davranma eğilimi bu yüzden ortaya çıkmıştır.
Kadının namus konusunda erkekten daha çok dikkat etmesi, biyolojik
eğilimlere daha uygundur. Fakat namus anlayışı açısından ideal olan, erkek
ve kadın arasında hiçbir fark bulunmadığının bilinmesidir. Kadın, namus ve
eşine sadakat konusunda ne derece hassasiyet gösterirse, erkek de aynısına
sahip olmalıdır.
Aksi hâlde kadının duygulan yaralanır, "eşim" diye sarıldığı, sığınacak
liman olarak gördüğü erkeğinin başkasıyla beraber olduğunu düşünmesi ruhunu
derinden incitir. "Eşini aldatma" olarak tanımlanan bu davranış doğru
sorgulanmalıdır.
Namus öğretisi, insanlık tarihinde ilk defa Antik Yunan'da oraya çıkmış,
mitolojik ve yazılı olarak orada uygulanmıştır. Kadın intik Çağda da
değersizdir. Pagan kültürde gerçek insanın erkek olduğu şeklinde bir inanış
hâkimdir.
Evli kadın, on sekizinci yüzyılın ortalarına kadar para birikrire-miyor, mal
sahibi olamıyordu. O, kocasına köle olmak zorundaydı. Hatta Iskoçya'da 400
yıl içinde, cadı veya kötü insan oldukları ileri sürülerek dokuz milyon
kadının kaynar yağa atılarak öldürüldüğü söylenir. "İçlerinde kötülük var,
insanlığı yoldan çıkarırlar!" düşüncesiyle, kadınlar kaynar kazanlarda
yakılmıştır.
Namus konusunda kadına biçilen rol, erkek egemenliğinin bir sonucudur. Kadın
ve erkek, namus konusunda aynı duyarlılığı göstermelidir. Evlilikte ideal
olan budur.