Freire Ve Özgürleştirme Pratiği Olarak Eğitim

Adem Yıldırım


Freire eğitimi diyalojik bir ilişki ve kişileri özgürleştiren bir araç olarak düşünür. Bu özgürlük edimi bireyin varoluşsal anlamda kendinden sorumlu olma durumuyla hareket ederek ötekiyi de özgürleştirme ve onu kabullenmedir. Bu anlamda Freire'ye göre bir eğitim anlayışı eğer özgürleştirmeye dayanmıyorsa ve suiistimale karşı duramıyorsa onun eğitim etiketiyle nitelendirilmesi doğru değildir (Apple, 1999: 5). Özgürleştirici eğitim çalışması bilgi aktarımından değil de idrak edimlerinden oluşur. Bu eğitim, idrak edilebilir nesnenin (ki idrak ediminin amacı bu nesne olmaktan çok uzaktır), idrak eden aktörler bir yanda öğretmen öteki yanda öğrenciler arasında aracılık ettiği bir öğrenme durumudur. Dolayısıyla problem tanımlayıcı bir eğitimin praksisi, öğretmen-öğrenci çelişkisinin çözülmesini içerir. Diyalog ilişkiler idrak eden aktörlerin işbirliği içinde aynı nesneyi idrak etmesinin olmazsa olmaz koşulu başka türlü imkansızdır. Özgürleştirme pratiği olarak eğitim egemenliğin pratiği olan eğitimin karşıtı olarak insanın soyut, yalıtılmış ve dünyadan bağımsız ve ayrı olarak var olduğunu reddeder; ayrıca dünyanın, insanlardan ayrı var olan bir gerçeklik olduğunu da reddeder (Freire, 2006: 57,59).

Freire'ci özgürleşme pedagojisi, baskı etmeden bütünleyicidir, çünkü bu pedagoji, diyalektik olarak spesifik veya yerel 'bilme eylemi'ne kapitalist sömürü ilişkilerinin daha geniş çatışma arenasında, geniş insan gruplarının açıkça ve yadsınamaz bir şekilde gereksiz yoksunluğa maruz kaldığı ve yabancılaşmayla yoksulluk nedeniyle acı çektiği bir arenada gerçekleşen politik bir süreç olarak bakar (McLaren, 2006: 221).

Freire (2000, 16)'e göre eğitim ya insanların evcilleştirilerek var olan sessizlik kültürüne uyumunu sağlayan bir araç ya da insanların özgürleşmesinde, içinde yaşadıkları toplumda kendi gerçekliklerine eleştirel bir yaklaşımla bakmalarına ve bu gerçekliği dönüştürmelerine yardım edebilecek bir özgürleşme pratiği rolünü üstlenen bir araç olmak durumdadır. Eğitimin özgürleştiriciliğinde eğitimcilerin de rolü söz konusudur. Matta bu anlamda eğitimcilere çok önemli görevler düşmektedir. Bu anlamda Freire'nin pedagojik anlayışında eğitimci, öğretici, öğretmen olan kişiler ikinci dereceden bir konuma sahiptirler. Freire eleştirel pedagojisini birey, öğrenci, öğrenici temelinde düşündüğü için eğitimcinin rolünü bunu sağlamakla yükümlü olarak düşünür. Fakat amaç, öğreten grubunu arka plana itmek değil öğrenene yol göstermektir. Fakat Freire, "eğitimci sözcüğüne birçok perspektifi sınır entelektüeli, toplumsal eylemci, eleştirel araştırmacı, ahlaki ajan, başkaldıran Katolik işçi, radikal filozof, politik devrimci kucaklayıp pek çok disipliner sahaya yayacak şekilde geniş bir alana çekerek yeni bir anlam verdi (McLaren, 2006: 202). Bunun neticesinde eğitimci sadece eğitim kurumunda eğitim veren değil hayatın her alanında eğitimi sağlayan aktiviste denir.

Freireci aktivist (eylemci), okullarımızda neyin yanlış olduğuna ilişkin kamusal suç atma törenlerinin iktidar güdümlü arenalarının uzağında, kültürün kenarlarında ve çöken kamu sektörlerinin yarıklarında, sessizce fakat sabırla çalışır. Freireci eğitimciler, çalışmalarını bugünkü sosyokültürel hastalıklara ve çağdaş toplumun demokrasi vaatleriyle ilgili azalan başarı tutkusuna çare olarak ortaya koymazlar. Fakat bunun yerine insanlara eleştirel ve diyalektik bir bilinç kazandırmaya yönelik bir kültürlerime sağlarlar. Bu bağlamda eğitimcinin çabaları ilk anından başlayarak, öğrencilerin eleştirel düşünmenin alıştırmalarını yapma ve karşılıklı insanlaşma gayretiyle çakışmalıdır. Eğitimcinin çabaları, insanlara ve insanların yaratıcı gücüne derin bir güvenle dolu olmalıdır. Bunu başarmak için eğitimci, öğrencilerle ilişkileri içinde öğrencilerin partneri olmalıdır (Freire, 2006: 52). Bu yüzden Freire eğitimcinin yapması gereken ilk iş olarak öğrenene karşı takınacağı tavrın empatik ve alçakgönüllü olması yönünde olduğunu savunur. Eyleme geçerken karşılıklılığı dikkate alarak hareket etmelidir. Çünkü bunu kabullenerek bireye yaklaşan bir eğitimcinin alacağı dönüt sağlıklı olur. Bu da demokratikleşmeyi başlatan bir ilişki biçimidir. Eğitimcinin üstleneceği misyon hangi içeriğe sahip olursa olsun toplumsal yapıyı oluşturan dinamikleri şekillendirme etkisine sahiptir. Bu nedenle eğitimci ile öğrenen arasında sistematik bir hale gelen demokratik ilişki, sosyal yaşamda da yansımalarını bulur.

Eğitimcilerin yapmak zorunda olduğu şeyin, eğitimin siyasal olduğu ve uygulama içinde kendisiyle tutarlı olmak durumunda bulunduğu olgusunu açığa kavuşturmakta(Freire, 1998a: 84). Bu anlamda eleştirel eğitimcinin görevi, kamusal alanların ve toplumsal kurumların gerçek dünyasına yaklaşarak, bir katkıda bulunmaktır. Eğitimci kendini, siyasal olanı bildirmek ve nakletmekle yükümlü hissetmelidir. Bu şekilde olması eleştirel bir bilinç oluşturmasına yol açar. Eleştirellik bu anlamda karşılıklılığı besleyerek ilişkileri daha da şeffaflaştır. Eleştirel eğitimci, insanların kendi uygulamalarına ilişkin kuramları kendilerine mal edebilmeleri için, bu uygulamalarda örtük olan kuramı ortaya çıkarmalıdır. O halde eğitimcinin rolü, gerçekleşen uygulamayı açıklamak için toplumsal hareketler düzeyine önyargılı kuramlarla ulaşmak değil, uygulamalım içinde köklendiği kuramsal öğeleri keşfetmektir (Freire, 1998a: 110). Fakat siyasal açıklığa sahip olamayan eğitimciler, örneğin en basitinden öğrencilerinin çok sözcüğü okumasına yardım edebilirler, fakat onların dünyayı okumasına yardım etmede yetersiz kalırlar. Çünkü öğrencilerin dünyayı okumasına olanak veren bir okum ayazma kampanyası siyasal açıklık gerektirir (Freire, 1998a: 194). Siyasal açıklık neticesinde dünyaya, öğrenenlerin kendi çabalarıyla anlayıp bilecekleri bir nesne olarak yaklaşılmalıdır. Dahası bilme eylemleri, kendi oluşları, deneyimleri, ihtiyaçları, durumları ve yazgılarında teşvik edilmeli ve bunlara dayandırılmalıdır (McLaren, 2006: 220).

Freire öğretmen rolünü, pedagojik süreçteki etkin sorumluluğundan sessizce kaçarak, her zaman yandan hareket eden 'bir kenardaki rehber' ya da sahne arkasındaki 'kolaylaştırıcı' olarak tayin etmedi. Onunki bir çıngıraklı yılan pedagojisi değil, daha ziyade bir kobra gibi arkaya ve ileriye hareket eden, öğrencilerin koşullanmaları bozulduğunda öyle hızlı çarpan bir pedagojidir ki, alternatif görüşlerin sunulması mümkün kılınmıştır (McLaren, 2006: 206). Böyle bir pedagoji de eleştirel bir duruma bürünerek gerçekleşir. Örneğin bu anlamda eleştirel bir eğitimcinin deneyebileceği bir yöntem; öznellik ve nesnellik arasındaki ilişkiyi, son çözümlemede teknolojinin yadsınamaz derecedeki önemli rolünü ve yine insanlaşmış bir yaşamın doğasında bulunan risk almayı anlayabilmemiz için, birbirimize karşı savlar ileri sürme girişimi olarak kullanmak olur (Freire, 1998a: 106).

Kısaca eğitimciler, eğitim alanlarındaki kendi düşlerini yaşayan bilinçli bireyler olmalıdırlar. Eğitimciler kendi başlarına başarılı olarak çalışamazlar; alt sınıftan öğrencilerin ürettikleri kültürel öğeleri eğitim süreçleri içinde bütünleştirmede başarılı olmak için işbirliği yaparak çalışmak zorundadırlar. Ayrıca bu eğitimciler, onlar için olası ve elverişli olan sınırlı değişim alanını en çoğa çıkarabilecekleri yöntemleri keşfetmek ve yaratmak zorundadırlar (Freire, 1998a: 188).

 

 

 

 

 

 


 


Ana Sayfaya Dönmek İçin Tıklayın 

  www.aymavisi.org  
 

 

 

 

 
 + Büyüt | - Küçült