Depresyonun Türleri

Ertuğrul Köroğlu


Romatizmanın birçok türü olduğu gibi klinik depresyonun da birçok türü vardır. Klinik depresyon, çok çeşitli klinik rahatsızlıkları bir başlık altında toplayan genel bir terimdir. Hepsinin belirtileri benzerdir ancak bunlar nicelik, nitelik ve belirtilerin süresi açısından birbirlerinden ayrılırlar. Özel birtakım belirtilerin öne çıkmasına göre, belirtilerin sayısına göre, belirtilerin ne denli uzun sürdüğüne göre ve bu belirtilerin kişinin günlük etkinliklerini ve işlevselliğini ne derecede bozduğuna göre özgül tanı konur.

Depresyon başlıca aşağıdaki gibi sınıflandırılır:

• Majör depresyon

• Distimi

• Uyum bozuklukları

• İki uçlu bozukluklar

Her birinin altında alt türleri vardır.

Majör Depresyon

Majör depresyon en sık görülen depresyon türüdür. Yüz kadından 10-25’i (% 10-25) ve 100 erkekten 5-12’si (% 5-12) yaşamının bir döneminde böyle bir hastalık geçirir. İki haftadan daha uzun süren bir duygusal durum değişikliğiyle belirlidir ve depresyonun aşağıdaki birincil belirtilerinden birini ya da her ikisini birlikte gösterir:

• Bunaltıcı düzeyde üzüntü ve keder duyguları

• Genelde zevk alınan etkinliklerden artık zevk almama ya da bunlara karşı bir ilgi yitimi

Majör depresyonu olan kişiler aşağıdaki belirti ve bulgulardan en az dördünü de, her gün olmasa bile, düzenli olarak yaşarlar:

• Belirgin bir kilo yitimi ya da kilo alma

• Uyku bozukluğu

• Yavaşlamış ya da huzursuz hareketler

• Yorgunluk, bitkinlik ya da içsel gücün azalması

• Düşük benlik saygısı ya da uygun olmayan suçluluk duyguları

• Değersizlik ya da suçluluk duyguları

• Çaresizlik ya da umutsuzluk duyguları

• Düşünme bozukluğu ya da düşüncelerini yoğunlaştıramama

• Cinsel istek yitimi

• Yineleyen ölüm ya da intihar düşünceleri

Tek bir kez majör depresyon dönemi yaşanabileceği gibi bu dönemler yineleyici de olabilir. İlk majör depresyon döneminden sonra yeniden ortaya çıkma olasılığı % 50’dir. Geçirilen her dönemden sonra yeni bir dönem geçirme olasılığı artar. İki kez geçirildikten sonra üçüncü bir dönem geçirme olasılığı % 70’lere çıkar.

Tedavi edilmeyen majör depresyon dönemleri 6 ile 18 ay arasında sürer. Tedaviye erken başlanması hastalığın ağırlaşmasını önler. Tedavinin sürdürülmesi hastalığın yinelemesini önleyebilir.

Majör depresyon, özellikle kaygı bozukluklarıyla birlikte olmak üzere diğer ruh hastalıklarıyla birlikte de görülebilir, ilk majör depresyon dönemi herhangi bir yaşta başlayabilir, ancak en çok 25 ile 44 yaşları arasında ortaya çıkar. Kadınlarda erkeklere göre daha sık görülür. Stresli yaşam olayları ve önemli yitimler bu tür depresyon için en önemli tetikleyici etkenlerdir.

Buradaki "majör" sözcüğü işlevsellikteki bozulmanın derecesini göstermektedir. Majör depresyon, depresyonun en ağır ve günlük işlevselliği en çok bozan türüdür.

Majör depresyonu olan kişilerde aşağıdaki belirtilerden en az beşi vardır:

Duygular

1. Hemen her gün, günün büyük bir bölümünde kendini üzgün, kederli, umutsuz ya da hüzünlü hissetme.

2. Özellikle, daha önceleri zevk alınan ve mutluluk veren etkinlikler olmak üzere, hemen hemen bütün etkinliklere karşı ilgiyi yitirme.

3. Yeterince dinlendikten sonra bile olsa hemen her zaman kendini yorgun ve bitkin hissetme.

4. Daha önceleri rahatsız etmeyen şeyler hakkında değersizlik, hatta suçluluk duyguları duyma.

Düşünceler

5. Karamsar düşünceler, ölüm hakkında çok fazla düşünme, intihar düşünceleri.

6. Düşünme sürecinde yavaşlama; düşüncelerini belirli bir konu üzerinde yoğunlaştırmakta, düşüncelerini toparlamakta ve odaklamakta zorluk çekme, karar vermekte güçlük çekme, okuma ya da televizyon izleme gibi etkinliklerde bulunurken dikkatini verememe.

Davranışlar

7. a) İştahsızlık yüzünden her zamankinden çok daha az yemek yeme, diyet yapmayı amaçlamıyorken önemli derecede bir kilo yitimi ya da

b) Her zamankinden daha fazla yemek yeme ve çok kısa bir süre içinde çok fazla kilo alma.

8. a) Yürüme, giyinme gibi etkinlikleri yerine getirirken çok daha yavaş davranma ya da
b) Huzursuzluk ve sakin oturmakta güçlük çekme.

9. Uyku sorunları,

a) Uykuya dalmakta zorluk çekme, her zamankinden daha erken uyanma, gece boyu sık sık uyanma ya da

b) Her zamankinden daha fazla uyuma.

Majör depresyondaki birçok kişi amansız bir üzüntü çekerken başka birçoğu için de en rahatsızlık verici belirti artık hiçbir şeyden zevk almıyor olmaktır. Majör depresyondaki hemen herkes içsel gücünü yitirdiğini ve yaşam sevincinin kalmadığını düşünür. En çökkün olduklarında “yaşamaya değmez” olduğuna inanırlar. Bu yüzden majör depresyonu olanlarda intihar olasılığı çok yüksektir. Yüz hastadan 15’i böyle bir girişimde bulunur.

Majör depresyonun üç alt türü bulunur. Yaşanan belirtilerin sayısına ve bu belirtilerin günlük etkinlikleri ne ölçüde bozduğuna göre alt türleri adlandırılır. Alt türleri "hafif majör depresyon", "orta derecede majör depresyon" ve "psikotik özellikleri olan"/"psikotik özellikleri olmayan" "ağır majör depresyon" olarak adlandırılır.

Hafif Majör Depresyon

Hafif majör depresyonu olan kişilerde, yukarıda sıralanan dokuz belirtiden beş ile altısı vardır ve günlük işlevsellikte belirgin bir bozulma göstermeksizin yaşamlarını sürdürebilirler. Kendilerini her zamankinden çok daha kötü hissederler, evlerindeki ve işyerlerindeki etkinliklerini yerine getirebiliyor olsalar da bunlar için çok büyük bir çaba harcamak zorunda kaldıklarını hissederler.

Orta Derecede Majör Depresyon

Orta derecede majör depresyonu olan kişilerde, genellikle yukarıda sıralanan dokuz belirtiden beşinden daha fazlası vardır. Bu alt türün başlıca özelliği, çok fazla çaba gösterilmesine karşın artık işlerin altından kalkamıyor olmaktır. İşyerinde ya da evde yapılacakları yapmak için daha fazla çaba göstermek artık işe yaramaz olur.

Bu kişiler, işyerlerindeki görevlerini yerine getirmekte ve bunları tamamlamakta büyük zorluk çekerler. Bazıları yataktan çıkmakta bile zorlanır ve sıklıkla işine gidemediği olur. Çocukların ya da yaşlıların bakımını üstlenemezler. Yeni işlere başlamak neredeyse olanaksızlaşır.

Ağır Majör Depresyon (Psikotik Özellikleri Olan/Psikotik Özellikleri Olmayan)

Ağır majör depresyonu olan kişiler artık çalışamazlar ve ev işlerinin üstesinden gelemezler. Bazıları kendilerini bakmayı bırakır ve yıkanma ya da giyinme gibi yükümlülüklerini yerine getirmez. Belirtileri öylesine ağırdır ki gerçekten hiçbir biçimde işlevsel olamazlar. Bazıları işini yitirir ya da işine gitmemeye başlar, çünkü basit birtakım görevlerini bile yerine getirmekte zorlanır.

Bu hastalığın çok ağır bir biçiminde hastalarda varsanılar (halüsinasyonlar) ortaya çıkar ya da kendileri ya da başkaları hakkında acayip düşüncelere kapılırlar. Kendileri hakkında kötü sözler söyleyen, kendilerine ya da başkalarına zarar vermelerini söyleyen konuşmalar duyabilirler. Aile bireylerinin kendileri hakkında kötü niyetlerinin olduğunu ya da bir biçimde ona zarar verme hazırlığı içinde olduklarını düşünebilirler. Bazen, vücutlarının kendi vücutları olmadığını ya da aile üyelerinin onların yerine geçmiş başkaları olduğunu düşüncesine kapılabilirler. Bütün bunlar, neyin gerçek, neyin gerçek olmadığının karıştırıldığı bir hastalık olan "psikoz'un belirtileridir. Psikozdaki kişilerde "gerçeği değerlendirme yetisi" bozulmuştur.

Distimi

Distimi, hafif depresyonun uzun süreli türüdür ve sürekli bir iç sıkıntısı yaşanan bir görünümle belirlidir. Distimi genellikle en az iki yıl sürer, bazen beş yıldan daha uzun sürdüğü de olur. Genellikle işten alıkoymaz. Distimi, kişinin kendisini daha iyi hissettiği kısa dönemlerle dönüşümlü olarak yer değiştirerek sürebilir. Kişinin iş yaşamını ve toplumsal yaşamını bozabilir. Böyle bir hastalığı olan birçok kişi toplumdan uzaklaşır ve yine birçok kişinin üretkenliği düşer.

Distiminin belirti ve bulguları majör depresyonunkilere benzer ancak daha az yoğundur. Genel belirti ve bulguları şunlardır:

• Genel bir çökkünlük

• İçsel gücün azalması ya da etkinlik düzeyinde azalma, ağırkanlılık

• Uyku sorunları

• Kendine güvende azalma ya da yetersizlik duyguları

• Düşüncelerini odaklayamama, belirli bir konuya yoğunlaşamama ve karar vermede zorluklar çekme

• Sürekli bir ağlamaklılık

• Cinsellikten soğuma ve eskiden zevk alınan etkinliklerden kopma

• Umutsuzluk ve üzüntülere kapılma

• Günlük sıradan sorumluluklarıyla başedemeyecekmiş gibi düşünme

• Geleceğe ilişkin karamsarlık, geçmişe dalıp gitmeler

• Toplumdan uzaklaşma

• Konuşkanlığın azalması

Distimisi olan bazı kişiler, depresyon duygularını ilk yaşadıkları yılların çocukluk ya da ergenlik yıllarına dek uzandığını anımsarlar.

Distimi, hafif klinik depresyonun süreğen biçimidir ve toplumun % 6’sını etkiler (her 100 kişide altı kişiyi). Distimisi olan kişilerin majör depresyonu olan kişilere göre çok daha az belirtisi vardır. Bununla birlikte söz konusu belirtileri diğer depresyon türlerine göre çok daha uzun sürelerle yaşarlar. Belirtileri, kişinin gündelik yaşamının öylesine bir parçası durumuna gelmiştir ki ("Ben her zaman böyleydim", "Zaten ben buyum") çoğu zaman bir yakınma olarak bile getirilmez. Bu kişiler ilgi düzeylerinde belirgin bir azalma olduğunu ve aşırı özeleştiri yaptıklarını, kendilerini çoğu zaman hiç de çekici bulmadıklarını ya da yetersiz bulduklarını söyleyebilirler.

Majör depresyonda olduğu gibi distimide de belirtiler hemen her gün, günün büyük bir bölümünde görülür. Yukarıda sözü edildiği gibi distimi tanısı konabilmesi için bu belirtilerin en az iki yıldır sürüyor olması gerekir. Bu iki yıllık dönem içinde bazı kişilerin kendilerini çok daha iyi hissettikleri haftalar olabilir ancak bu iyilik dönemleri hiçbir zaman bir iki aydan daha uzun sürmez.

Distimisi olan kişiler, belirtiler uzun sürdüğü için içsel güçlerinin tükendiğini hissederler. Majör depresyonda görülenlere göre daha az belirti gösterseler de işlevsellikleri ve yaşam nitelikleri oldukça düşüktür.

Aşağıda, distimi için tanı ölçütleri verilmiştir. Belirtileri gündelik işlevselliği bozacak derecede rahatsızlık vericidir. Tanı konabilmesi için kendini çökkün hissetmenin yanı sıra kişide aşağıdaki belirtilerden en az ikisi bulunmalıdır.

Duygular

• Kendini umutsuz hissetme.

• Kendini değersiz ya da başkalarından aşağı hissetme.

• Kendini üzüntülü ve kaygılı hissetme.

Düşünceler

• Düşüncelerini yoğunlaştırmakta, dikkatini toparlamakta ya da karar vermekte güçlük çekme.

• Yemek yeme örüntüsünde, ister iştahın azalması, isterse iştahın artması yönünde olsun, önemli derecede bir değişikliğin olması.

• Her zamankinden daha az ya da daha fazla uyuyor olma.

• Artmış yorgunluk, bitmiş tükenmişlik duygularıyla birlikte içsel gücünü yitirmiş olma.

Kişide hem majör depresyonun, hem de distiminin aynı zamanda, bir arada görülmesi olanaklıdır. Bu durum, distimisi olan bir kişide, birden bir majör depresyon dönemi ortaya çıktığında olur. Belirtilerin sayısında bir artma olur ve kişi olağan etkinlikleri yerine getirmekte daha fazla zorlanmaya başlar. Distimisi olan kişilerde majör depresyon tanısını koymayı da gerektiren birtakım belirtiler ortaya çıkarsa bu durum "çifte depresyon" olarak adlandırılır. Her iki rahatsızlığın bir arada olduğu durumlarda hekimlerin koyduğu tanı budur.

Uyum Bozuklukları

Uyum bozuklukları genellikle majör depresyonun öncesinde ortaya çıkarlar. Sözgelimi insanın evliliği sonlandığında, işini yitirdiğinde ya da kanser tanısı aldığında kendisini gergin, üzüntülü, bunalmış ya da kızgın hissetmesi anlaşılabilir. Böyle durumlarla karşılaşan çoğu kişi bu yaşam streslerinin süregiden sonuçlarının üstesinden en sonunda gelir, ancak bazı kişiler bunlarla başedemezler. Böylesi durumlarla başedilememesi karşısında depresyonun belirti ve bulguları ortaya çıkarsa bu durum uyum bozukluğu diye adlandırılır. Ancak ortaya çıkan belirti ve bulgular majör depresyon tanısı koyduracak denli ağır değildir. Uyum bozukluğu olan kişilerde diğer klinik depresyon türlerinde görülenlere göre çok daha az sayıda depresyon belirtisi bulunur ve bu kişiler çok çaba göstermeksizin olağan yaşamlarını sürdürebilirler. Çökkünlük duyguları, yaşadıkları olaydan sonraki üç ay içinde ortaya çıkar ve altı ay içinde düzelir. Çökkün duygudurum ile giden uyum bozukluğu tanısı konabilmesi için aşağıdaki tanı ölçütlerinin bulunması gerekir:

• Son üç ay içinde ortaya çıkmış olan gösterilebilir bir olaya tepki olarak duygusal ve davranışsal belirtiler görülür.

• Söz konusu olaya gösterilen tepki beklenenden fazladır.

• Sözü edilen belirtiler sadece birinin yitirilmesine bağlı bir yas olayı değildir.

Uyum bozukluğu herkeste ortaya çıkabilir. İnsanın yaşamında daha duyarlı olduğu dönemlerde ortaya çıkma olasılığı daha yüksektir. Sözgelimi anababasından ilk kez ayrı kaldığı dönemde ya da mesleğini bırakacağı dönemde insanlar daha duyarlı olurlar. Bu konuda kişinin yaşı da önemlidir. Örnek verilecek olursa kişinin 30 yaşındayken işini yitirmesi, yeni iş kapılarının daha zor açılacağı yıllar olan 50’li yaşlarındayken işini yitirmesinden daha az stresli olur. Bazı kişiler tek bir olaya bağlı olarak uyum bozukluğu gösterebilirler. Diğerleri stres kaynaklarının bir bileşimi sonucu böyle bir bozukluk gösterirler.

Uyum bozukluğu olan kişiler stresli ya da onları mutsuz eden olaylar yaşamışlardır ancak bunlar yaşamı tehdit eden olaylar değildir. Söz konusu olaylar ters giden birtakım olaylar olmuştur. Parasal durumun birden kötüye gitmesi, boşanma, zorunlu ayrılık ya da ölüm nedeniyle sevilen birini yitirme, işten atılma ya da açığa alınma ve stresli yeni yaşam koşullarına uyum gösterme çabası bunlara örnek olarak verilebilir.

Kişide, majör depresyon, minör depresyon ve distimi için sıralanan belirtilerle aynı sayıda belirti varsa yalnızca basit bir uyum bozukluğundan söz edilemez. Birçok belirti varsa ve kişi bunlarla başetmekte güçlük çekiyorsa daha değişik bir klinik depresyon türünün olduğu düşünülür.

İki Uçlu Bozukluklar

Depresyonu olan bazı kişilerde depresyon ve taşkınlık (mani) dönemlerinin yineleyen döngüleri vardır. Uçlarda yaşanan duygularla belirli olan bu hastalığa iki uçlu bozukluk, bipolar bozukluk, manik depresyon ya da manik-depresif bozukluk adları da verilir. Ağır depresyonları olabildiği gibi başka zamanlarda da mani olarak tanımlanan taşkınlık belirtilerini gösterebilirler. Manik evrede, depresyonun tersine, kişinin aşırı bir içsel gücü olur, sanki durdurulamaz. Düşüncesizce para harcandığı ya da akılsızca kararlar verildiği olur. Kişinin kendisini "dev aynasında görmesi" iş yaşamında yanlış kararlar almasına yol açabilir. Aralarda olağan dönemlerin olduğu çökkünlük ve taşkınlık dönemleri arasında gidip gelişleri olur.

İki uçlu bozuklukların taşkınlık (mani) evresinde görülen belirti ve bulgular arasında şunlar vardır:

• Kendini olağandışı ya da aşırı coşkulu hissetme durumu

• Kişinin içsel gücünde belirgin bir artış olması

• Uyku gereksiniminde azalma

• Olağandışı bir huzursuzluk

• Kişinin yetenekleri ve güç alanları ile ilgili olarak gerçekçi olmayan düşüncelerinin olması

• Aşırı konuşkanlık

• Düşüncelerin yarışması (konuşurken düşüncelerinin geliş hızına yetişememe)

• Yargılama bozukluğu

• Cinsel istekte artma

• Kışkırtıcı, zorlayıcı ya da saldırgan toplumsal davranış

• Alkol ya da başka ilaçların kötüye kullanılması

İki uçlu bozukluk, majör depresyon ya da distimi denli sık görülen bir hastalık değildir. Kadınların ve erkeklerin bu hastalığa yakalanma olasılıkları eşittir. Genellikle ergenlik ya da genç erişkinlik döneminde başlar ve sağlıklı kalınan aralıklarla kesintiye uğrayarak yaşam boyu sürer. Ailesel yatkınlığın olduğu bir hastalıktır. İki uçlu bozukluğu olan kişilerin % 8090’ının bir yakınında bir tür depresyon vardır.

İki uçlu bozukluğun belirti ve bulguları zamanla giderek daha ağırlaşır. Depresyon, taşkınlık (mani) ya da bunların karışımından oluşan karışık dönemlerin arasında herhangi bir belirtinin görülmediği "olağan" dönemler olur. İki uçlu bozukluk dönemleri, zaman geçtikçe, ara dönemlerin kısaldığı daha sık görülen dönemler olarak kendilerini gösterir.

Mani döneminde aşağıdaki rahatsızlık verici belirtiler görülür:

Duygular

1. Herkesten daha iyi, uyanık ya da açıkgöz olduğu duygusunu taşıma, başkalarının sahip olmadığı özel birtakım kavrayışlara ve güçlere sahip olduğuna inanma.

2. Kendini her zamankinden daha güçlü ve devinimli hissetme (enerjik), gerçekte yerinde oturamayacak denli devinimli olma.

3. Huzursuz olma ve başkalarınca kolay kızdırılabiliyor olma, bazen şiddete başvurma.

Düşünceler

4. Sanki düşünceleri birbirleriyle yarışıyormuş gibi her zamankinden daha hızlı düşünme. Bu durum, birçok yeni düşünceye sahip olmayı, ancak bunlardan sonuca giden bir düşünce çıkaramamayı da kapsar.

Davranışlar

5. Her zamankinden daha hızlı konuşma ve gerektiğinde susamama.

6. Çok daha az uyuma, ancak kendini yorgun hissedeceğine, güç dolu olarak hissetme.

7. Kötü sonuçlar doğurabilecek etkinliklerde bulunma, sözgelimi sıkışık durumdayken bile çok para harcama, her zamankinden daha fazla cinsel birliktelikler yaşama ya da her zamankinden daha fazla cinsel eşle birlikte olma ve cinsel yoldan bulaşan hastalıkların tehlikesini gözardı etme.

Minör Depresyon

Minör depresyon, majör depresyonun çok daha hafif biçimidir ve çok daha az sıkıntıya ve olağan günlük etkinlikleri sürdürmekte çok daha az zorlanmaya yol açar. Minör depresyonda da majör depresyonda görülenlerle özdeş belirtiler görülür, ancak belirtilerin sayısı daha azdır. "Minör" terimi rahatsızlığın derecesini yansıtmaz. Diğer depresyon türlerine göre daha az sayıda belirtinin görüldüğünü gösterir. Bu tanının konabilmesi için iki ile dört belirtinin görülmesi yeterlidir. Diğer klinik depresyon türlerinde olduğu gibi belirtiler hemen her gün, gün boyu ve en az iki hafta süreyle görülmelidir. Minör depresyonu olan kişilerin majör depresyon ya da distimi geçirmeye daha yatkın olduklarına ilişkin kanıtlar vardır.

Genel Tıbbi Bir Duruma Bağlı Depresyon

Tıbbi bir hastalığı olan kişilerin yaklaşık dörtte birinde (% 20-25) bir klinik depresyon dönemi görülür. Genelde, depresyon belirtileri, genel tıbbi durumun gidişi ile doğrudan ilintili ise böyle bir tanı konur. Depresyon belirtileri tıbbi hastalığın başlaması ile birlikte ortaya çıkmışsa ya da tıbbi hastalık kötüleştiğinde depresyon belirtileri görülmüşse ve tıbbi hastalık düzelmeye başlayınca depresyon belirtileri ortadan kalkmaya başlamışsa, klinik depresyonun tıbbi bir hastalık geçirmeye ikincil olarak ortaya çıktığından söz edilebilir.

 

 

 

 

 


 


Ana Sayfaya Dönmek İçin Tıklayın 

  www.aymavisi.org  
 

 

 

 

 
 + Büyüt | - Küçült