İnsanın Evcilleştirilmesi
Erdal Atabek
İnsan da evcilleştirildi.
Yabani buğdayın işlenerek evrilmesi gibi, kurtların eğitilerek
köpekleştirilmesi gibi, yaban atlarının binek hayvanlarına
dönüştürülmesi gibi.
İnsan da evcilleştirildi. Söylenene inanan, isteneni
yapan, eline verilen oyuncaklarla avunan “evcil insan” oldu.
Kazancını artırmak için çırpınan, iş-ev-araba
üçgenine kısılmış, istenmek için, sevilmek için bakınan “evcil insan”.
İnsan uygarlığının geldiği son aşama bu.
Şimdi Harran Üniversitesi Rektörü’nün söylediği
sözler fazla mı oldu?
Efendisine itaat etmenin farz-ı ayn olması, yani
yapılmasının şart olması, yapılmazsa haram olacağı sözleri aşırı mı
sayıldı?
Efendisine itaat etmeyenlerin başına gelenleri
bilmiyor musunuz?
Elbette biliyorsunuz.
Efendisine itaat etmeyenler işlerinden atılıyor,
cezalandırılıyor, daha da ileri giderse hapse atılıyor, aylarca,
yıllarca hapiste tutuluyor.
Efendisine itaat edenler ise terfi ediyor, yeni
görevler alıyor, yüksek ücretler alıyor, oraya danışman, buraya başkan
oluyor. İtaat edince rektör bile oluyor. Daha ne olsun?
Şimdi istifa etmiş, öyle istenmiştir, yakında başka
bir makama daha yüksek ücretle atanır.
İtaat ödülsüz bırakılmaz.
Geldiğimiz çizgide evcilleştirme yetmiyor, kul ve
köle olmanız da gerekiyor.
Üniversitelerin medrese yapılması, profesörlerin de
müderris olması isteniyor. Karşı çıkarsan kapı dışarı, yallah.
***
Toplumda öfke büyüyor.
Bunu görmeniz gerekir.
Ücretlerin erimesi, hayat pahalılığının yangına
dönüşmesi artık dayanma çizgisini çoktan geçti.
Öfke büyüyor. Muhalefetin, özellikle CHP’nin bu
öfkenin temsilcisi olması şart.
Bu öfkeyi temsil etmeyen hiç kimse kitleyi harekete
geçiremez.
Gariptir ki, öfkenin yaratıcısı olan siyasal
iktidar, toplumsal öfkeyi muhalefetten daha iyi temsil ediyor.
Hedef şaşırtarak, kızgın saldırılarla, uydurma
suçlamalarla, geçmişe dönük yalanlarla sahte bir öfke ortamı yaratıyor.
CHP muhalefeti bu yapay gündemin peşinde uysal karşı
çıkışlarla, yükselecek dalgayı yatıştırıyor.
Muhalefet mi yapacaksınız?
Meydan okuyacaksınız, meydan. Bu bir.
Doğruları haykıracaksınız. Mırıldanmayacaksınız.
Sızlanmayacaksınız. Doğruları yalancıların suratına çarpacaksınız. Bu
iki.
“Nereden oy alırım?” hesabının mızmızlığına
gömülmeyeceksiniz.
Bu toplumu kuran doğru evrensel ilkelerin öfkeli
temsilcisi olacaksınız.
Bağımsızlığın, laikliğin, ulus olmanın, bağımsız
hukukun, laik eğitimin, Türkçenin, ulusal kültürün, Atatürk’ün
ve İnönü’nün haklı ve gururlu temsilcisi olacaksınız.
Yalana, talana, siyaset eşkıyasına, para ve mal
cambazlarına böyle karşı çıktığınız zaman kitleler size kulak
verecektir.
Halkı haklının gücüne inandırdığınız ölçüde sizin
yanınızda olacaktır.
Haksız yere işinden atılanlara sahip çıkıyor
musunuz?
Aylardır haksız yere hapiste yatanlar için ne
yapıyorsunuz?
Konuşmanın ötesinde yaptığınız bir şey var mı?
Halkın öfkesinin temsilcisi oluyor musunuz?
Meydan okuyacaksınız. Varlığınızı kanıtlayacaksınız.
Konuşmak yerine yapacaksınız.
Örgütleriniz, haklı öfkenin enerji merkezleri
olacak.
Delege hesabı yerine eylem projeleri yapılacak.
Gerçek bir güç kaynağı olacaksınız.
Önemli olan, iktidar ya da muhalefet olmak değildir.
Önemli olan, güven veren bir güç kaynağı
olabilmektir.
Kulluğa köleliğe karşı çıkan insanlık mirasının
sahibi olabilmektir.
İşte, Atatürk’ün temsil ettiği genç Cumhuriyet bu
Aydınlanma kültürünün bilinçli temsilcisi idi.
Gerçek iktidar, bu temsilin iktidarıdır.
İnsanın evrimi yerine insanın devrimini koyacak olan
da bu güçtür...