Tek kişi hükümranlığıyla tutarsız, yanlış, akıl tutulması, kendi çıkarlarını
ülke çıkarlarından önde tutan politikaları yüzünden sadece 2011 yılından bu
yana Türkiye’ye verilen maddi-manevi zararlar dudak uçuklatıyor.
Bu zararlar 3 başlık altında toplanıyor;
a) İçte verdiği zararlar,
b) Dış politikada verdiği zararlar,
c) Parasal, ekonomik verdiği zararlar
İçteki zararlar: 1725 Aralık dünyada eşi görülmemiş devlet soygununda
“müdellel” suçüstü yakalanınca yolsuzlukları örtbas edip, yargılanmaktan
kurtulmak için “hukuk devleti, anayasal organlar, demokrasi ve özgürlüğünü
katlettiler.”
Darbe yapacaklardı diye kahraman komutanları PKK’lı teröristlerin gizli
tanıklıkları, sahte ve sanal belgelerle hapse atıp, hayatlarını
söndürttüler.
En büyük zararı akıl almaz bir oyunla kozmik odayı aratarak verdiler.
Oy uğruna PKK’ya dokunulmayacak diye orduya emirler verip, PKK’nın
Türkiye’yi silah deposu yapmasına neden oldular.
7 Haziran’da bölgedeki AKP oyları HDP’ye kayınca Türkiye’yi kan gölü haline
getirdiler. Orduyu hazırlıksız yakalattılar. Ölen şehitlerin sorumlusu
oldular.
Sormak lazım; 7 Haziran’da AKP 276’yı bulsaydı daha önce analar ağlamasın
hokkabazlığıyla kılına dokundurtmadıkları PKK’ya yine savaş açıp, bomba
yağmuruna tutacaklar mıydı?
Bu nedenle şehit aileleri bu gün “halkı olarak” evlatlarının vatan için
değil, “kaçak sarayın çıkarları uğruna” hayatlarını verdiklerine inanıyor.
Dış politikada: önce NATO kuvvetlerinin “Libya’da ne işleri var” diyor,
sonra Türk Deniz Kuvvetleri, NATO kuvvetleriyle birlikte kankası Kaddafi
ülkesiyle birlikte yerle bir ediliyor.
Türk müteahhitlerine 40 milyar doları aşkın ihaleler veren Kaddafi’yi linç
eden aşiret reislerine tam 300 milyon dolar elden gönderiliyor. Şimdi o
aşiret reisleri Türk müteahhitlerinin bir milyar dolarlık araçlarına el
koyuyor ve 4,5 milyar dolarlık alacaklarının üstüne yatıyor.
Diğer ihracat ve yatırımlarla birlikte bu güne kadar Libya ihaneti yüzünden
zarar toplam 14 milyar doları buluyor.
Irak’ta Sünni başbakan Haşimi devrilip, yerine Şii Maliki geçince Türkiye
aguşunu Haşimi’ye açıyor. Şii Başbakan Türkiye’yle köprüleri atıyor. Bu
şekilde 20112014 arası Irak’la olan ihracat ve yatırım kaybı 13,5 milyar
doları aşıyor.
Durduk yere kankası Esad’ı akıl dışı bir politikayla devirmek için dünyanın
en azılı terör örgütlerini ağır silahlarla donatıp Suriye savaşına müdahil
oluyor, ülkeyi Ortadoğu batağına gömüyor.
Bu gaflet 11 milyar dolar, potansiyel ihracat ve Suriyeli sığınmacılara
harcanan 6,5 milyar dolarla birlikte 16,5 milyar dolara mal oluyor.
Kökten dinci, şeriatçı Mursi’ye “Bodyguardlık” yapıp Mısır yönetimine
saldırıyor. Müslüman kardeşleri Türkiye’ye kabul etmesi sonucu Mısır “Ro Ro
ihracatına” engel oluyor. Buradaki kaybımız da 8 milyar dolar.
Bu durumda hayali Ortadoğu liderliği, “imam diplomasisi” skandalı sonucu
sadece bu 4 ülkeyle olan ekonomik kaybımız toplam 53 milyar doları buluyor.
Parasal ve ekonomik zararlar: 7 Haziran’dan sonra Tayyip Erdoğan’ın
koalisyonu engelleyip, ülkeyi erken seçime götürmesi doları 3 TL’ye
fırlatıyor.
Bu durumda dövizle borçlu özel ve kamu sektörünün zararı 85 milyar dolara
ulaşıyor.
Kişi başına düşen milli gelir “10.404 dolardan 7.714 dolara”, Asgari
ücretlilerde ise “949 TL aylık maaşı 734. TL’ye düşüyor.
Hazret sanki Türkiye’yi batırmak için görevlendirilmiş.
Bu paralarla yeni bir Türkiye kurulurdu.
Şimdi 1 Kasım’da AKP’ye oy verin “koalisyonsuz istikrar seçimi” olsun diye
fetva buyuruyor.
Sanki 13 yıllık tek parti ve kişi hükümranlığında ülkeyi batıran, huzur,
istikrar bırakmayan kendileri değilmiş gibi insanları aptal yerine koymaya
devam ediyorlar.
Bunların yüzde biri başka bir ülkede yaşansa meşe sopasıyla kovalanırlardı.
Ancak bunlar hala hiçbir şey olmamış gibi meydanlarda ellerinde Kur’an
dinden, imandan bahsediyorlar. Bu ne utanmazlıktır?
Kendilerini tövbe estağfurullah “Tanrı’nın tüm vasıflarını üstünde taşıyor”
diye tanımlatıp, tüm bu rezalet, melanetlerin soruşturulmasından “ilahi bir
sıfatla” kurtulmak istiyorlar.
Not: Bu yazı “ona dokunmak bile ibadettir” diyen AKP’li yağ bidonu vekil
Hüseyin ŞAHİN, “senin kıçının kılı olurum” diyen zavallı kadın ve “Türkiye
seninle gurur duyuyor” diyen yüzde 40 halkımıza ithaf olunur.