Referandum’da Neden Hayır Denmeli?
Can Ataklı
Sevgili okurlar; bu hafta sizlere Anayasa değişiklikleri ile ilgili bazı
noktaları sunmak istiyorum. Siyasete atılarak CHP Parti Meclisi’ne seçilen
anayasa profesörü Süheyl Batum’un hazırladığı “AKP Anayasası ile ilgili
sorular cevaplar” niteliğindeki çalışmasını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Batum’un saptamaları referandum konusunda ufkunuzu açacaktır. Hepinize
şimdiden iyi haftalar dilerim...
ANAYASA NEDEN ÖNEMLİDİR?
Çünkü toplumun, toplumdaki değişik grupların, katmanların isteklerini
yansıtır. Onların ayrı ayrı haklarını korur. İşçilerin haklarına yer verir.
Sendikaların haklarına yer verir. Sendikasız çalıştırılanların, emeklilerin,
işverenlerin, kadınların, çocukların, engellilerin, değişik mezheplerdeki
yurttaşların, öğrencilerin, küçük esnafın, yargının, basın emekçilerinin,
gazilerin ve bu ülke için canını vermiş şehit ailelerinin, TEKEL
işçilerinin, çiftçilerin, tarım kesiminde çalışanların haklarını korur.
ANAYASA NASIL YAPILIR?
Yapar; Anayasa’yı yaparken, tüm bu grupların temsilcileri çağrılır,
görüşleri alınır, talepleri alınır. Anayasa bu taleplerin tümüne yer
verebildiği oranda demokratik bir anayasa olur. Ve anayasa, ancak böylece
bir “toplum sözleşmesi” olur.
AKP ANAYASASI BÖYLE Mİ YAPILDI?
Hayır. AKP tek başına Anayasa’yı yaptı. Hiçbir partinin görüşlerini almadı.
Tüm sivil toplum örgütlerine “üç gün süre” verdi. CHP’nin “üç maddeyi
ayırıp, diğerlerini beraber oylama” önerisine cevap bile vermedi. Bugüne
kadar yapılan tüm çalışmalara, diğer partiler ya da sivil toplum örgütleri
tarafından hazırlanan taslaklara dönüp bakmadı bile.
ANAYASA TEK PARTİ TARAFINDAN YAPILABİLİR Mİ?
Hayır. Çünkü o zaman “toplum sözleşmesi” olmaz, “parti anayasası” olur. “AKP
anayasası” olur.
1982 ANAYASASI İLK KEZ Mİ DEĞİŞTİRİLİYOR?
Kesinlikle hayır. 1982 Anayasası, bundan önce tam 16 kez değiştirildi. Bu
sonuncusu ise, 17’inci değişiklik oluyor. Yani darbe Anayasası’nı ilk kez
değiştirdikleri tam bir “yalan”, tam bir “göz boyamaca”. Üstelik bu
değişikliklerin yedi tanesi, daha AKP iktidara gelmeden yapılmıştı. Hem de o
dönemde TBBM’de bulunan tüm siyasal partilerin katılımları ile... Yani
AKP’nin ve yandaş aydınların(!) iddia ettiği gibi, 1982 Anayasası, ilk kez
değiştirilmiyor. Bundan önceki değişiklikler de yine aynı kişilerin iddia
ettikleri gibi “makyaj niteliğinde” değişiklikler değil.
DEĞİŞİKLİKLERE AKP YAPTIĞI İÇİN Mİ KARŞI ÇIKILIYOR?
Buna da kesinlikle hayır. AKP iktidarı, bugüne kadar tam 9 kez Anayasa’yı
değiştirdi. Bu son yapılan da 10’uncusu oluyor. Ve bugüne kadar yapılan bu
10 değişiklikten sadece 3’ü toplumda tartışma yarattı. Çünkü üçü de, diğer
siyasal partileri, sivil toplum örgütlerini ve tartışmaları dikkate almadan,
tamamen “baskıcı bir anlayış” ve “benim çoğunluğum var, her istediğimi
yaparım” mantığı içinde yapılmıştı. Aynen şimdi tartıştığımız son değişiklik
gibi.
TÜRKİYE’DE BUGÜNE KADAR NELER TARTIŞILDI?
Kısaca sıralayalım; dokunulmazlıklar, cumhurbaşkanının yetkileri, kadın
hakları, partilerin iç işleyişlerinin demokratik olmaması, lider sultası,
YÖK, yargının dosya çokluğu nedeniyle geç işlemesi, yolsuzluklar, Alevilerin
hakları, etnik kökenli vatandaşlarımızın kültürel hakları, sendikal haklar,
grev hakkının sınırları, yüzde 10’luk insafsız seçim barajı, kültürel
haklar, HSYK’da bakanın ve müsteşarın yer almaları. İşte tüm bunlar,
1982’den bu yana tartışıldı. Tüm partilerin, siyasal grupların, sivil toplum
örgütlerinin talepleri olarak ortaya çıktı.
AKP ANAYASASI BU TALEPLERE YER VERİYOR MU?
Hayır. Hiçbirine yer vermiyor. AKP Anayasası’nda ne dokunulmazlıklar
sınırlanmış, ne partilerin iç işleyişi ile ilgili bir düzenleme var, ne YÖK
değiştirilmiş ne kadınlara kota getirilmiş, ne sendikalara bir hak
getirilmiş, ne işçilerin insanca yaşam hakları güvenceye alınmış. AKP
Anayasası, bunların herhangi birine yer vermiş mi? Hayır.
AKP ANAYASASI’NDA NE VAR?
Sadece “göz boyamacılık” var. “Hak getiriyoruz” görüntüsü altında “hiçbir
hak, özgürlük, yenilik” getirmemek var. Bir tek “AKP iktidarının yargıya tek
başına egemen olması” var. Anayasa Mahkemesi üyelerinin tamamını iki kişinin
seçmesi var. Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan’ın tüm Anayasa Mahkemesi
üyelerini seçmesi var. İleride kendilerini Yüce Divan olarak yargılayacak
mahkemenin tüm üyelerini kendilerinin seçmesi var. Böylece Yüce Divan’dan
kaçma yolu var.
KADINLARA POZİTİF AYRIMCILIK VAR MI?
Hayır. Sadece “bu maksatla alınacak tedbirler, eşitlik ilkesine aykırı
sayılamaz” diye bir ibare ekleniyor. Bu ne anlama geliyor? Hangi tedbirler?
İleride alınacak tedbirler. Peki süresi ne bu tedbirlerin? Yani ne zaman
alınacak bu tedbirler? Belli değil, “alınacak” demiş ya. Böyle bir pozitif
ayırımcılık olur mu? Örneğin kadınlar bu düzenlemeden sonra TBMM’de ne kadar
oranda temsil edilecek? Ya diğer örgütlerde? Böyle bir oran yok. Çünkü
“gerçek bir pozitif ayrımcılıktan” söz eden yok.
TOPLU SÖZLEŞME HAKKI VAR MI?
Yok. Eski düzenlemede yer alan “toplu görüşmenin” adı toplu sözleşme
yapılmış o kadar. “Toplu sözleşme yapılması sırasında” memurlar idare ile
uzlaşırlarsa iş tamam, ama ya uzlaşmazlarsa? AKP Anayasası şöyle diyor:
“Uyuşmazlık çıkması halinde taraflar kamu görevlileri hakem kuruluna
başvurabilir”. Nasıl bir kurul bu? Bürokratlardan oluşan bir kurul. Yani
memurlar idare ile anlaşamazlarsa, idarenin kurduğu “hakem kurulu” karar
veriyor. Peki nasıl bir sözleşme bu? Sonucu yine idareye bağlı. Acaba “kamu
görevlileri hakem kurulunun” kararlarını beğenmezlerse, memurların yargıya
gitme hakları var mı? Hayır. AKP Anayasası onu da engellemiş: “Kurulun
kararları kesindir” diyor. Yani tam bir yalan. Ortada ne toplu sözleşme var.
Ne uzlaşma olmazsa grev hakkı ne de yargıya gidebilme hakkı var.
ÇOCUKLAR KORUNUYOR MU?
Anayasa aynen şöyle bir düzenleme getirmiş. “Devlet, her türlü istismara ve
şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır”. Peki bu düzenleme
olmazsa, “devlet çocukları istismara ve şiddete karşı” koruyamayacak mı?
Engel mi var? Anayasa’da zaten 41. maddede “çocukları korur” diye bir
düzenleme yok mu? Bunun yeni getirilenden farkı ne? Hiçbir farkı yok. Amaç
zaten “yeni bir hak getiriyormuş” gibi yapmak ve göz boyamak. Esas amacı
saklamak.
KAMU DENETÇİLİĞİ GELİYOR MU?
AKP Anayasası şöyle diyor: “Kamu denetçiliği kurumu idarenin işleyişiyle
ilgili şikâyetleri inceler.” Bu kadar. Tabii bir de “iktidar partisi
çoğunluğunun tek başına seçeceği” getirilmiş. Peki kurumun yetkileri,
görevleri? Bunların hiçbiri Anayasa’da yok. Örneğin ne zaman başvurulur?
Kararları yargı ile çatışabilir mi? Çatışırsa ne olur? Şikâyetleri inceler
incelemesine de, sonra ne yapabilir? AKP iktidarı neden bunları
düzenlememiş? Acaba unutmuş mu? Oysa dünyadaki örneklerinde de, en çok
sıkıntı yaratacak konular bunlar. Anayasa’da bunlara çözüm getirilmesi
gerekir. Acaba AKP iktidarı, tüm bu konuları ve dünyadaki örnekleri ve
uygulamaları bilmiyor olabilir mi? Bu denli “yetersiz bir düzenlemeyi” sakın
bilerek, isteyerek getirmiş olmasın?
EKONOMİK SOSYAL KONSEY VAR MI?
AKP Anayasası şöyle diyor: “Hükümete istişari nitelikte görüş bildirmek
üzere ekonomik ve sosyal konsey kurulur.” Şimdi burada “yeni bir kurum mu”
kurulmuş? Kesinlikle hayır. Ekonomik Sosyal Konsey zaten var. Bakan istediği
zaman toplanıyor, istemediği zaman toplanmıyor. AKP Anayasası’nda bu
değişiyor mu? O da hayır. Görüş bildirmekten öte bir görev ya da yetki
verilmiş mi? Ona da hayır. AKP iktidarı neden bunları düzenlememiş? Acaba
unutmuş mu? Acaba AKP tüm bu konuları ve dünyadaki örnekleri ve uygulamaları
bilmiyor olabilir mi? Bu denli “yetersiz bir düzenlemeyi” Anayasa’ya koymuş
olmanın bir artısı var mı? Kesinlikle hayır. O halde sakın bilerek,
isteyerek yapmış olmasın? Yani diğer maddeler gibi, sadece “dostlar
alışverişte görsün” düşüncesi ile getirilmiş olmasın?
SON SÖZ: Şimdi bir kez daha düşünelim. Yukarıda söylediklerimiz doğru değil
ise, eleştirilerimiz haklı değil ise, unutulanların gerçekten unutulduğunu
düşünüyorsanız, Anayasa’ya “evet” verin, ama söylediklerimiz doğru ise,
Anayasa’ya “hayır” verelim.