Bir tek sandık kalmıştı. O da sizlere ömür!...
YSK’nin kararına hiç şaşırmadım. Aksini ummak, bağımsız olmayan yargıdan adil karar beklemek gibi abes bir davranış olurdu.
Türkiye’de kuvvetler ayrılığının da, bağımsız yargının da çoktan ortadan kalktığı herkesin bildiği bir olguyken, nasıl olurdu da, YSK’den aksine bir karar beklenebilirdi?
YSK kendilerini aklamaları gerektiği yolundaki uyarılara uymuş ve İstanbul seçimlerini iptal etmiştir.
Bir hukuki makamdan sadır olmasına karşın, hukuk temel ilkeleriyle çelişen ve dolayısıyla hiçbir hukuki niteliği bulunmayan kararın hukuki niteliği yoktur ki, hakkında herhangi bir hukuki görüş bildirilebilsin.
Bir yazımda, bu yerel seçimlerin Türkiye’deki son seçimler olabilmesi olasılığı üzerinde durmuştum.
Bu öngörü gerçekleşmiştir.
Gerçi bundan sonra da, Türkiye’de seçimler yapılacaktır.
Ama bu seçimler bildiğimiz, alıştığımız türden demokrasilerde yapılan normal seçimlere benzemeyecektir.
Hatta bu “seçim!”lerin bir zamanların diktalarında görülen tiptekilere de benzemeyecekleri rahatlıkla söylenebilir.
Bundan sonraki seçimler, Türk sistemine özgü, “her türlü iptal hakkı saklı seçimler” olacaktır.
***
Eskilerin deyimiyle “her türlü iptal
hakkı mahfuz” (saklı) seçimlerde seçmen kütükleri, iktidarın
uhdesinde bulunan İçişleri Bakanlığı tarafından düzenlenebilecek, bu
kütüklerde yer alabilmek için “iyi çocuktur, sapına kadar
bizdendir” ilmühaberi alabilmek şart olacaktır.
Bununla birlikte bu kütüklerin içeriğine itiraz hakkı olacak, iktidarın
denetimi altındaki yargı bu itirazları karara bağlarken, şikâyette
bulunanlar veya şikâyetçi olunanlar hakkında tesadüfen tespit ettiği
FETÖ bağlantısı yüzünden kovuşturma yapabilecektir.
“Her türlü iptal hakkı saklı” seçimlerin sandık
kurulları iktidar tarafından belirlenecek, ama buna rağmen sandıktan
istenen sonuç çıkmaz ise kesinleşen seçmen kütüklerine ve sandık
kurullarına itiraz edilmesi mümkün olacaktır.
Bu seçimlerde, iktidar devletin üç erkinin bütün olanaklarını kendi
doğrultusunda seferber edebilecek, ama hâlâ cüret eden kalmışsa
muhalefet saflarında yer alanların iktidara yönelik eleştirileri kutsala
hakaret sayılabilecektir.
Devlet bankalarının kredileriyle satın aldırılmış ve yandaşlaştırılmış
medya, bu seçimlerde tarafsız basın olarak nitelendirilecek, ona göre
bütün dünyadan saygı görmeleri talep edilebilecektir.
***
Seçim ile ilgili bütün haberlerde resmen
devletin, fiilen iktidarın haber ajansı AA’ya itibar edilecek, bilgileri
doğru olarak kabul görecek tek kaynak olacaktır.
Bu kurala uymayıp da, bilgi ve yorumları AA ile çelişen basın-yayın
organları FETÖ’ye resmen üye olmamakla birlikte onun amaçları
doğrultusunda davranarak, yardım ve destek sağlamaktan koğuşturmaya
uğratılabileceklerdir.
***
Bütün bu demokratik hukuki önlemlere karşın
seçimlerde yine de istenen sonuç çıkmaz ise, seçimin iptali ve istenen
aday kazanana kadar tekrar tekrar yenilenmesi hakkı iktidarda
olabilecektir.
Yalnız iktidarın “neler olduğunu bilmiyoruz, ama
kaybettiğimize göre mutlaka bir şeyler olmalıdır”
diye itiraz hakkını kullandıktan sonra, bu itirazla ilgili kararı vermek
hakkı, her hangi bir makamın değil, sıfatları yüksek yargıç olan
kişilerin uhdesinde olacaktır.
“Her türlü iptal hakkı saklı seçimler” demokrasisi
dönemi hayırlı olsun!