Güncel

 

 

Dinci Çapsızlar Nasıl Başarılı Oluyor?

Yaşar Nuri Öztürk


Dinci çapsızların başarısı 2 şeye dayanıyor: 1. Emperyalist kodamanların desteği, 2. Karşılarındakilerin angutlukları.
Bunun pratik anlamı şudur: Zulüm tarafından güdülmek, angutlar tarafından beslenmek.
Çağımızın en iğrenç insan tipi, demokrasinin açıklarından yararlanarak hakkı olmayan yerlere gelen kadavra tiptir. Bu tipin en iğrençlerine ise uluslararası bilim, fikir ve siyaset platformlarında rastladım. Bunlar, mensubu bulundukları partilerin oy çokluğundan aldıkları itibar ile bir yerlere sadece üye olmakla kalmaz, genellikle başkan ve başkan yardımcısı falan da olurlar. Tek dayanakları, kendileri gibiler adına kalkan parmaklardır. Kendilerinin yüz fersah önünde olması gereken büyük beyinli adamlar bunlara ‘başkan’ falan diyerek arkalarından yürümek zorundadır. Çünkü ülkeyi onlar temsil eder. Yabancı heyet başkanları vs. onları muhatap alır, onlara iltifat eder.
Ama bütün bunlar onların geri zekâlılıklarının ortaya çıkmasını sadece bir süre geciktirir. Konuşmaya başladıklarında et kafalılığın en pis örneklerini sergilemeye başlarlar ve onları muhatap alan insanların yüzlerinin nefret ve tiksinti ile dolduğunu görürsünüz. Onları oralara gönderenlere söver bir eda ile birbirlerine ve çevreye bakarlar…
Bu serüvenin bana açıkça gösterdiği gerçeklerden ikisi şudur: 1. İslam dünyasının ama özellikle Türkiye’nin en büyük açığı, namuslu adam açığıdır, 2. İslam dünyasının, özellikle Türkiye siyasetinin en büyük eksiği devlet adamı eksiğidir.
Atatürk bu gerçeğe ölümünden birkaç gün önce, bir tür kehanet gibi parmak basmıştır. Ali Fuat Paşa’ya şöyle diyor:
“Dünyaya hâkim olan milletleri idare edenler arasında, ne yazık ki, birinci derece devlet adamı çıkmıyor.”
Büyük Atatürk, bu tip devlet adamlarının sahte güçlerinin dayanağını da yine eşsiz bir isabetle ifadeye koyuyor:
“Karşı karşıya geldikleri zayıf devlet adamlarının aczinden cüret alıyorlar.” (Ali Fuat Cebesoy, Siyasî Hatıralar, 656)

SARIKLI VE TAKKELİ DESPOTİZMİ AŞALIM!

Müslüman dünyanın kara talihini aydınlığa çevirmenin kestirme yolu, sarıklı takkeli despotizmi aşmaktır. İnsanlık, o despotizmden önce kipalı ve istavrozlu despotizmle boğuştu. Laiklik sayesinde onları aşan Batı, akılla kucaklaşarak başarıyı yakaladı. Ve dünyanın efendisi oldu. Çünkü akıl ona varlık ve dünyaya hükmedecek hüccetleri kazandırdı. Sarıklı despotizmin ceberûtu altında kıvranan İslam dünyası ise hüccet yaratma gücüne ulaşamadı.
Tagallüp ve tahakküme yarayan kılıç kudreti ise bitmeye mahkûmdu. Bitti. Ve İslam dünyasına, hüccet üretenlerin önünde zelil sefil olmak kaldı.
Müslüman’ın kaderine 10 as-rı aşkın bir zamandır hükmeden sarıklı despotizm, Muhammed’in sarığını değil, Ebu Cehil’in sarığını kullanmıştır. Dış görüntü Muhammed’in sarığıyla aynıdır ama iç, Ebu Cehil karanlığıyla doldurulmuştur.
Muhammed’in sarığını sahneden kovan Ebu Cehil sarığından kurtulmanın yolunu bu millete Gazi Mustafa Kemal gösterdi.
Ve laikliği getirerek Allah ile aldatmanın, yani, din üzerinden sergilenecek namussuzlukların yolunu kesti. Laiklik ve Mustafa Kemal denince mızrak yemiş vahşiler gibi böğürüp bağırmalarının sebebi budur.
Saltanat dincisi alçaklar, sarıklı takkeli despotizmi sorgulayanlara ‘sosyete hocası’ veya ‘reformcu’ diye çamur atıp güdüme aldıkları sürüleri yıllarca aldattılar. Hem Vatikan şefi Papa’nın önünde kulluk arz edip CIA kodamanları önünde hulûs çıkardılar hem de Allah’ın dinini saltanat dinine çevirenleri eleştirenlere ‘sosyete hocası’ diye çamur attılar. Ama bu kahpe tezgâh artık deşifre edilmiştir. O tezgâh resmi kayıtlarda artık ‘FETÖ’ terör örgütü olarak yer alıyor.

 

 

 

 


 


Ana Sayfaya Dönmek İçin Tıklayın 

  www.aymavisi.org  
 

 

 

 

 
 + Büyüt | - Küçült