Çalışıp Başbakan Olmak
Cemalettin Taşçı
Erdoğan ve Kılıçdaroğlu'nun zeka dolu (!) atışmaları arasında Kılıçdaroğlu,
Erdoğan'ın Hesap Uzmanlığı Sınavı'na girmeye bile cesaret edemeyeceğini
söylemiş. Atışmaları yakından izlemediğim için anlamadım, Hesap Uzmanlığı
Sınavı neden mühim. Onun yerine mesela Tıpta Uzmanlık Sınavı'na girsek veya
avukatlık stajı yapsak, Kılıçdaroğlu'nu keser mi?
İtham tuhaf. Müdafaa daha da tuhaf. Erdoğan da cevaben 'çalıştık, çalıştık,
çalıştık, işte senin gibileri yönetiyoruz' mealinde bir laf etmiş. Emniyetle
söyleyebilirim ki, Erdoğan'ın o koltukta oturmasında çalışıp çabalamalarının
zerre kadar dahli yok. Olsaydı, çalışmakla başbakan olunsaydı, bize
milyonlarca başbakanlık koltuğu lazım olurdu.
Tedbirimi alayım. Kimseye çalışmamayı telkin ediyor değilim. Çalışmak
iyidir. İnsanı insan yapar. Hayata mana katar. Daha bir yığın iyi neticeleri
vardır. Ama kimseyi zengin ettiği görülmediği gibi, kimseyi başbakan yaptığı
da vaki değildir. Yani çocuklarınıza elbette çalışmayı telkin edin. Ama
çalışıp çabalayarak zengin veya başbakan olacakları zannını uyandırmayın.
Sonra yaşadıkları hayal kırıklığının faturası ağır oluyor.
***
Çalışmakla olmaz. Ya nasıl olur?
Biliyorsunuz canım, adamda özel kabiliyetler olur. Sergen'inkiler gibi
mesela. Veya İbrahim Tatlıses'inki gibi sesi olur insanın, Urfa'da Oxford
olmasa bile sıyrılır çıkar aradan. Erdoğan -çalışmaya vurgu yapmak daha çok
işe yarar ümidiyle- 'çalıştık, çalıştık, çalıştık' demiş, ama beden dili
öyle demiyor. Anasından başbakan olmak için doğmuş olduğuna, öyle özel biri
olduğuna iman etmiş gibi yürüyor, konuşuyor.
Kendisine rey verip vermemenizin önemi yok, siz de muhtemelen Erdoğan'ın çok
özel vasıfları olduğunu düşünüyorsunuz. Çünkü aleme uyup çalışmaya övgüler
düzüyor olsanız da, bu işlerin çalışmakla olmadığını, ta derinden
biliyorsunuz. Herkese, her durumda çalışmayı telkin etseniz de, çok çalışkan
birçoklarının yerine sahada, pek de çalışkan olmayan Sergengilleri görmeyi
tercih ediyorsunuz.
Ama ne yazık ki, Erdoğan vakasını bu yaklaşım da açıklamıyor. Erdoğan'da
öyle özel kabiliyetler filan da yok. Kendisiyle aynı kulvarda yarışanlardan
daha samimi olmadığı gibi, daha kurnaz filan da değil. Daha iyi konuşmadığı
gibi, daha sağlam bir öngörüye de sahip değil.
Özel vasıfları olsaydı iyi olurdu. Dünya tarihinin bu çok özel kırılma
yerinde Türkiye'nin başında özel biri olsaydı, sadece Türkiye ve sadece
bölge için değil, bütün insanlık için iyi olurdu. Ne yazık ki yok. Ne yazık
ki Erdoğan, kendisine rey verenler de dahil kimsenin içine yeterince sinecek
biri olamadı.
***
İlk bakışta, başkalarından çok farklı özellikleri olmayan belli yerlere
gelemez gibi görünüyor. Diğerlerinin arasından sıyrılıp şeyh olması için
adamın, kimsede olmayan vasıfları olmalı. Mesela uçabilmeli ki, şeyh olsun.
Öyle değil mi? Yarışılıyor da birisi kazanıyorsa, kazanmayı sağlayan
vasıflar yarış başlamadan önce onda mevcut olmalı değil mi? Değil.
Meseleyi böyle tepetaklak etmek zihinsel konforunu bozuyor bazılarının.
Canları sıkılıyor, biliyorum. Lakin uçabildiği için şeyh olmaz adam. Şeyh
zaten uçmaz. Ama şeyh olmaya görsün, müritleri bir sebep ararlar neden bir
başkasının değil de, onun şeyh olduğuna. Neticede uçururlar bile adamı.
Adama rey vermişseniz, neden rey verdiğinizi kendinize açıklamak size düşer.
Bulamazsanız bir sebep, uydurursunuz. Uyduramazsanız, rahat edemezsiniz.
Kıymetli reyinizi kıymetsiz birine vermiş olmayı içine sindiremez insan.
Adama yenilmişseniz, neden yenildiğinizi açıklamak da size düşer. Vasıfsız
birine yenilmiş olmak acı verir insana. Sizin daha da vasıfsız olduğunuz
gibi bir mana çıkar, neme lazım. Sırtınızı yere getirene olmayacak vasıflar
yakıştırmak daha emniyetlidir.
Bence kendisi de dahil kimse yorulmasın. Erdoğan'ın diğerlerinin arasından
sıyrılmış olmasının biricik kayda değer sebebi var: Manzume okuduğu için
hapse düşmüş olması. (Denemeye kalkmayın, sizi içeri atmazlar. Atsalar bile
olmaz, bu tür işler hep, sadece bir defa işe yarar.)