Büyüklerin Şarkılarını Söyleyen Çocuklar
Nihal Kemaloğlu
Hayatın doğal akan zamanını tepetaklak ettik. Çocukları büyüme telaşı,
büyükleri de çocuksulaşma çabası aldı.
Zamanın içindeki yerimizle doğayı 'hiçleyecek' ölçüde oynuyoruz.
Dönemin ruhu, insan hayatının binlerce yıllık akışı bozguna uğradı.
Çocukluk, erişkinlikle yer değiştiriyor.
Çocuk yüzlere sinmiş 'bilgiç' eda sevimsizce bize sırıtıyor.
Küçük disketler takılı, ezber zihinleri akıllı ve bilgili diye bağırlara
basıyoruz.
Takır takır, adam gibi konuşan çocukları çok zeki buluyoruz.
Gözlerinden bir adam bakan küçük erkek çocuk korkutucu gelmiyor.
Panter kadın kostümündeki küçük kızların yutkunarak kurduğu cümlelerle
hayretler içinde kalıyoruz.
Kılıktan kılığa, pozdan poza giriyorlar aslının 'küçük numuneleri' olarak
onlardan kimse rahatsız değil.
Çocuklar dizilerde, reklamlarda, yarışmalarda, mecliste çocuk olmanın
dışında her şeyi yaşıyorlar ve her yerdeler.
Bir yarışma programında büyüklere şarkılar söylüyorlar.
Çocuk şarkıların dışındaki tüm şarkıları.
İcraatları fantezi, pop, arabesk, türkü formlarında sahnede yer alıyor.
Küçük Ebru Gündeşler, küçük Demet Akalınlar, küçük İbrahim Tatlısesler'den
gözünüzü alamıyorsunuz.
Aslında bir sirk gösterisi olan biten.
Sanatın birikim, tecrübe ve estetik boyutlarının yok sayıldığı yerdeler.
İstidatını ve hünerini şimdiden seyire çıkarmanın uyanıklığı baskın.
Bir çeşit tuhaflık, gariplik ve günlük hayatta rastlayamadığınız bir
cambazlık içindeler.
Seslerini ihtirasla kullanırken, duruşları ve kıyafetleri hınzırca
büyüklerin dünyasından arak...
Çocuk sevinci ve hayreti onları terk etmiş.
Duygularına, ifadelerine şimdiden hesap-kitap bilgisi sinmiş.
Büyümenin insana kattığı pişkinlik ve manipülasyon hamaratlığını maalesef
edinmişler.
Bu esnada da büyükler de içlerindeki çocuğu üzerimize boca etmekle meşgul.
Erken büyümekten yakınanların kendi geçmişlerinden alacağı öç bize pahalıya
mal oluyor.
Kocaman kadınların çocuğumsu neşesinden türettiği hayat neşesi telkini çok
bunaltıcı.
Hayat neşesinin kaynaklandığı yaşantıları ıskalayanların neşesi ne kadar ham
ve hoyrat oysa.
Hayat pozitifleme merkezi durumundaki yaşlı kızlar kocamış Polyanna'yı
hatırlatıyor.
Her şeyi sevmenin gerçekte hiçbir şeyi derinden ve köklü sevemediklerinin
göstergesi olduğunu bilemeyecekler.
Küçük kızvari taklit kadınların yersiz şımarıklıkları, pembe kurdele
sözleri, şekerimsi halleri bir hüsran..
Kafanızı çevirecek ve onları incitmeyecek yolları ararken yoruluyorsunuz.
Büyük erkeklerin aleminde, özenle gizlenen küçük oğlanın yaptığı
densizlikleri, yaramazlıkları ise seyretmeye doyamazsınız.
Kırılgan ego malzemesinden yapılan büyük erkek egoları en ufak esintiden
etkilenir.
Kocaman adamlar bir çocukta hak görebileceğiniz 'arsızlık' ve
'mızmızlık'içinde tek bir anda boğuluyorlar.
Siyasetçisi, akademisyeni, sunucusu, yazarı bir küçük erkek çocuğuna
dönüştürüveriyor doğaları.
Bu da doğanın onlara yaptığı bu kötü şaka.
Çocukların, büyüklerin şarkısını söylediği zamanlarda büyükler de çocukların
şirinliklerini yaşama sevdasında.
Üstelik ileri yaş çocukluğunu yücelten, erken yaş çocukluğunu küçümseyen bir
tavırla...