Siz istediğiniz kadar doğduğunuz ve yaşadığınız coğrafyaları vatanınız
sanın...
Siz istediğiniz kadar atalarınızın uğruna savaştığı topraklara ölümüne sahip
çıkın...
Siz istediğiniz kadar sizinle aynı kanı taşımadığını düşündüğünüz...
Aynı Tanrı’ya tapmadığına inandığınız...
Aynı hayalleri kurmadığınızdan emin olduğunuz “öteki”ni korkutup kaçırmaya
çalışın...
Hepsi boş uğraş.
Bu vatan sizin değil.
İşin kötüsü bizim de değil.
Biz de istediğimiz kadar haktan, hukuktan, adaletten bahsedelim.
Fırsat eşitliğinde inat edelim.
İşçi hakları, kadın hakları, çocuk hakları, eşcinsel hakları, azınlık
hakları, insan hakları diye bas bas bağıralım.
Hakların kutsallığına ve halkların kardeşliklerine methiyeler düzelim.
Özgürlük ve bağımsızlık kelimelerini dilimizden düşürmeyelim.
Demokrasi diye ortalığı inletelim.
Bu düzeni değiştirme isteğinde inançla direnelim.
Bunların da hepsi boş.
Bu vatan bizim de değil.
Bu vatan onların.
Evrendeki tüm bilinen ve bilinmeyen enerji kaynaklarına sahip olabilmek için
gözünü kırpmadan savaşlar çıkaranların.
O savaşları coşturan silahlar üretip silahlar satanların.
Sizi de bizi de bazı savaşların haklılığına inandıranların.
Ceplerimizdeki parayı azalttıkça azaltanların.
Sizi ve bizi taksitle son model arabalar almaya kışkırtanların.
Sizin ve bizim cüzdanlarımızı borcunu ödeyemediğiniz envai çeşit kredi
kartlarıyla dolduranların.
Bilincimize doğrudan ve bilinçaltımıza sinsice pazarladıkları saçma sapan
ürünlerle akıllarımızı başlarımızdan alanların.
Ağaçlarımızı kesip, çiçeklerimizi yolup, çimenlerimizi ezip, onlardan kalan
boşlukları beton bloklarla dolduranların.
Bizi yatay yaşamın mutluluğundan koparıp dikey yaşamın mutsuzluğuna
sıkıştıranların.
Buzdolaplarımızın içini insanı yavaş yavaş öldüren yiyeceklerle
donatanların.
Avucumuza akıllı telefonları sıkıştıranların.
Sizi de, bizi de o akıllı telefonların karşısında meşrebimizce usul usul
aptallaştıranların.
Televizyonlardan, gazetelerden çıkıp fikrimize sızanların.
Yönelmemizi istedikleri sağlı sollu tüm politik görüşleri allayıp pullayıp
bize yutturanların.
O görüşler için girdiğimiz çatışmalardan nemalanıp, şuursuzluğumuz sayesinde
kendi ceplerini dolduranların.
Size ve bize zaaflar aşılayıp, sonra o zaafların meyvelerini toplayanların.
Herkesi bir diğerinin “öteki”si kılanların.
Yani bu vatan...
Sizi bize, bizi size ve hepimizi kendimize düşman eden global akılların.
Eğer illa bir şeye sahip çıkmak istiyorsak vatanı falan bir yana bırakalım.
Siz bir zahmet edip, duvarına “Bu vatan bizim” yazdıktan sonra kapısına
ahlaksızca çöp boca ettiğiniz kilisenin önündeki o yığına bir daha bakın.
Biz de, sizin bu yaptığınızdan çok utanıp, hızla temizlediğimiz o yığına bir
daha bakalım...
Ve o çöp yığınının aynasında...
Başımıza geleni anlamaya çalışalım.
***
Vatan denilen şey sınırları değişken bir toprak parçası
değildir.
Vatan külliyen hayattır.
Bunu siz de biz de bir türlü anlamadığımız sürece..
Tüketirken tükeneceğiz hızla ve hep birlikte.