Yıllardır Atatürk’ün sadece tüketimiyle uğraşıldığını görmek gerekiyor.
Ne demektir 'Atatürk’ü tüketmek?’
Hep Atatürk’ten söz etmek, ama Atatürk’ün sözlerini, eylemlerini anlamadan, açımlamadan sadece kendine güç kazandırmak amacıyla yinelemek 'Atatürk’ü tüketmek’tir.
Onu bir 'tören ikonu’ gibi öne çıkarmak, ama 'neler yapmak istediğini’, 'bunları neden yapmak istediğini’ anlayamamak, anlatamamak.
Yerli yersiz, 'O’nu konuşmalarında geçirerek kendisini eleştirilemez, dokunulamaz kılmak.
Kendi düşüncelerine, kendi duygularına dayanak yapmak için arkasına sığınmaya çalışmak da 'Atatürk’ü tüketmek’tir.
Yıllar boyu, Atatürk’ü anlatmak diye her yaşta çocuklara belletilip söyletilen yaşamöyküsü bölümlerini ezberci eğitimin bir parçası yapmak da Atatürk’ü tüketmektir.
Atatürk’e yapılabilecek en büyük haksızlık budur.
Yapılması gereken ise ne 'Atatürk’ü tüketmek'tir ne de onu 'tarihimizin parlak bir sayfası yapmak’. Yapılması gereken, Atatürk’ün yaratıcı dehasını keşfederek 'Atatürk’ü üretmektir’.
'Atatürk’ü üretmek’, onu anlamak, keşfetmek, geleceğin bilinci yapabilmektir.
Çünkü, Atatürk geçmişin değil, geleceğin insanıdır.
O, alışılmışın değil, arayışın insanıdır.
O, durağanın değil, devinenin insanıdır.
O, beklemenin değil, yapmanın insanıdır.
O, boyun eğmenin değil, başkaldırmanın insanıdır.
O, geride kalmanın değil, ileriye gitmenin insanıdır.
O, bulanıklığın değil, berraklığın insanıdır.
Atatürk, Türkiye’nin yol haritasıdır.
O’nu böyle anlarsak yeniden üretebiliriz.
Şimdi yapmak istediğimiz her iş için önümüzde bir 'yol haritası’ buluyoruz.
Avrupa Birliği’ne girmek mi istiyorsunuz? Yol haritasına bakacaksınız.
Çete soygunlarından kurtulmak mı istiyorsunuz? Yol haritanız olacak.
Ne yapmak istiyorsanız, önce bir yol haritası çizeceksiniz.
Yol haritasında şunlar var:
Hedefler
Araçlar
Yöntemler
Güçler
Size düşen, hedeflere giden yolları belirlemek, yön saptamak, araçları görmek, yöntemleri değerlendirmek, güçleri hesaplamaktır.
Bunun adı da 'strateji’dir.
İşte Atatürk, bir strateji dehasıydı.
En başta bize olmak üzere bütün dünyaya öğrettiği de, 'doğru bir strateji ile daha küçük güçlerle, en uygunsuz koşullarda bile daha büyük güçler yenilerek hedefe ulaşılabilir’.
"Bunları başarmak için de sahip olduğun güçler yeterlidir."
Hadi bakalım, işyerine mazeret üretenler...
Başarıyı başkalarından bekleyenler...
Üretmeden tüketmeye çalışanlar...
'Babam sağ olsun’ diyenler...
Köşe dönmeciler, işini bilenler, soyguncular, vurguncular...
Bunlara özenen fırsat çaylakları...
Atatürk’ü anmadan önce 'O’nun yaptıklarını, yapmak istediklerini düşünün.
Şunu da bilin ki, 'Atatürk bilinci’nin yeniden egemen olduğu bir Türkiye’de siz de 'yeni bir insan’ olacaksınız.
Yeter ki, biz, Atatürk’ü gerçekten anlayalım ve 'yol haritamızı’ yeniden bulalım...