Allah İle Aldatmanın Emperyalizmle İşbirliği
Yaşar Nuri Öztürk
AKP döneminde Türkiye’yi örtülü bir manda haline getiren onlarca icraat
yapıldı;
Türkiye’nin onlarca temel stratejik kurumu yabancılara satıldı. Bununla da
yetinilmedi, Batılı güçlerin dayatmasıyla, bir Vakıflar Yasası çıkarılarak
Türkiye’deki gayrimüslim azınlıkları birer dükalığa dönüştürmenin yolu
açıldı.
Allah ile aldatan ekiplerin bu kanun karşısındaki suskunluğu, gazeteci-yazar
Sabahattin Önkibar’ın ‘Vakıflar Yasası’na Suskun Kalan İslamcı Mandacılar!’
başlıklı yazısında çok sarsıcı veibret verici cümlelerle irdelenmiş: “Köşkün
onayına sunulan yeni Vakıflar Yasası egemenlik hakkının devridir. Sömürge
yasasıdır. Lozan’ın delinmesidir. Yeni bir Sevr’e kapı aralamadır.”
“Bu kanun ABD istedi diye yapılmıştır. AB dayattı diye düzenlenmiştir.
Yunanistan sevinsin diye dayatılmıştır. Bu yasa ile Hıristiyan vakıflar
Türkiye’de bağımsız adacıklar kuracaktır. Bu yasa ile İstanbul Suriçi bölge,
Ortodoksların Yeni Vatikan’ı olacaktır.”
“Olmaz, olamaz demeyin, çıkarılan yasa ile böyle bir imtiyaz altın tepside
sunuluyor. Peki, AKP bunu bilmeden mi yapıyor! Elbette biliyor ama çaresiz.
AKP teslim alınmış durumda! İktidarım sürsün diye Osmanlı’nın son dönemi
misali dayatılan her şeyi kabul ediyor. Tarih âdeta tekerrür ediyor ve
Osmanlı’nın batış günleri kare kare yeniden sahneye konuyor. Oyun ve
senaryolar aynı.”
Hal bu iken ve AKP teslim alınmış iken kendine İslamcı diyen o sözde
mukaddesatçılar ne mi yapıyor? Varsa yoksa iktidar olsunlar yeter. Onların
mukaddesatı
kendi çıkarları. Onların kutsalı devletin kurumlarını işgal ideolojileri.
Batı, başkaları için bir şeyi öne çıkarıyor, kendisi için başka bir şeyi.
Söylediği ile yaptığı sürekli farklı. Batı neden sürekli ‘küresellik’ diyor,
neoliberalizm diyor, serbest piyasa diyor, devletin küçülmesi diyor, merkezi
otoritenin zayıflatılmasını istiyor? Neden tüm bunları çağdaşlığın,
ilerlemenin, modernleşmenin alameti farikası sayıyor da kendisi hiçbirini
uygulamıyor? Örneğin, “Ulus devlet dönemi bitti, ulus devlet bir geriliktir;
ondan vazgeçin” diyor ama kendisi ulus devlet anlayışını dibine kadar
uyguluyor.
Zulme hizmetçilik yapanların aydınlıktan, ışıktan söz etmeleri cüretle
nasipsizliğin birleşiminden başka bir şey ifâde etmez, 2008 Mart ayında
açılan AKP’yi kapatma davası ile ilgili tartışmalar sırasında Allah ile
aldatanların bu cüret-nasipsizlik karmasını yaşadıklarına tanık olduk. ABD
ve AB zulüm kodamanlarının bu konuda onlara verdikleri yoğun destek de
ibretle kayda geçirilmesi gereken bir başka kanıttır.
SİYASAL İSLAM-EVANGELİZM BİRLİKTELİĞİ
Siyasal İslam-Hıristiyan-Evangelism birlikteliği de diyebiliriz. Ne ilginç
kaderdir ki, yürüyüp giden Haçlı-Hilâl savaşında iki taraf da Haçlı çıkarı
için çalışıyor. Peki, nasıl iştir bu? Şöyle bir iştir:
Günümüz dünyasında, siyasal İslam denen ‘İslam’ı kemirici illet’ ile Haçlı
çıkarları akıl almaz bir beraberlik kurmuş durumdalar. Siyasal İslam, Haçlı
hesapları için çalışır hale getirilmiştir veya gelmiştir.
Gücü, parayı oyu, sloganı, halkı kandırmada kullanılacak tüm unsurları
Müslümanlardan alan siyasal İslam, hizmeti Haçlılara veriyor. Hem de
kaşınızın üstünde gözünüz var demeden; incinmesinler, gücenmesinler diye
büyük özen göstererek. Son ABD seçimlerinin ortaya koyduğu sonucun şu
olduğunda dünyanın ittifakı var:
Bush, İsa’nın misyonunu hedefine taşıyan ve İsa’dan işaret alarak hareket
eden bir
Evangelist kurmaydır. Bunun siyaset ve diplomasi diline çevirisi şöyle olur:
Bush’un arkasındaki güç, Evangelist köktendinciliğidir. O halde, Bush’un
kavgası, bu gücün kavga etmesi beklenen karşı güçtür. O karşı gücün adı
İslam’dır. Evangelizmin en büyük düşmanı İslam’dır.
“Irak yeni bir Vietnam mı?” diye soranlar var. Ne münasebet! Vietnam’da
köktendincilik savaşı yoktu. Oysaki Irak’taki savaş, Haçlı
köktendinciliğinin İslam’a karşı savaşıdır. Petrol, ikinci sırada bir
beklenti.
Fransız Devlet Başkanı Jaques Chirac, Müslüman Türkiye’yi de kastederek
“Hepimiz
Bizans’ın çocuklarıyız!” dedi.
Ben şahsen Bizans’ın çocuğu değilim. Ama bu ülkede, kendini Bizans’ın çocuğu
sayanlar ve bundan gurur duyanlar olduğunu biliyorum.