Kötümserlere ve sürekli kaygılı olanlara ne kadar aptal olduklarını söylemek
istiyorum Bir gun Amerika'da, ortada ıyı bir neden yokken çok mutsuz olan
bir kadınla karşılaştım Ona, "Kendini bedbaht etme, gençsin, onunde yıllar
var, kendini üzmek için hiçbir neden yok" dedim Bana kendi işime bakmamı
söyledi Uzuldum Böyle konuşmasının anlamı olmadığını söyledim Elini tuttum,
dostça okşadım, o zaman tavrı değişti.
Böyle insanlara sadece sevgi ve şefkat göstererek yardım edebiliriz Yapay
bir sevgi ya da boş sözler değil, kalpten gelen bir şeyden bahsediyorum
Böyle bir durumda tartıştığımızda asıl amacımızdan uzaklaşabiliriz, oysa ki
gerçek sevgi ve iyilikle yaklaştığımızda karşımızdaki insanla dolaysız
iletişim kurmuş oluruz Sonuç olarak, bu kadın değişti ve içten gülmeye
başladı.
Karamsar bir yapınız varsa, insan toplumunun parçası olduğunuzu ve derinde
insanların doğal olarak birbirleri ıçin sevgi beslediğini hatırlayın Her
zaman umudunuzu tazeleyecek, örnek almaya değer birisini bulacaksınız Endişe
sızı hiçbir yere götürmez
Düşüncelerinizi olumlu bir yöne çevirmeye çalışın Herkesin kötü olduğunu
düşünmek hata Bazı insanlar kotu, doğru, ama bu herkesin böyle olduğu
anlamına gelmiyor Asıl ve cömert bir ruha sahip bir suru insan da var. Zihin
Durumlarına Göre Davranışlar onu bir insan olarak görüp, bazen kötü
bilgilendirilmiş olsalar da bütün insanların eşit olduğunu düşünerek ve
dostça davranarak yavaş yavaş açılmasını sağladım.
Olayları hep karanlık tarafından gören insanlar vardır. Oldukça şaşırtıcı.
Örneğin; sürgündeki Tibet topluluğunda bizler hepimiz aynı durumdayız ama
aramızdan bazıları hep mutlu ve hep bize umut veren güzel şeylerden söz
ediyor. Bazıları da hiçbir şeyde iyilik göremiyor. Her şeyi kötü tarafından
alıyorlar ve sürekli endişeliler.
Budist metinlerde dünyanın dost ya da düşman, kusurlar ya da hoşluklarla
dolu görünebileceği yazılıdır, bütün bu hâller zihnimize bağlıdır.
Genellikle sadece avantajı ya da dezavantajı olan hiçbir şey yoktur.
Kullandığımız her şey, yiyecek, giysi vs, birlikte yaşadığımız insanlar,
aile, arkadaşlar, üstü-müzdekiler, altımızdakiler, ustalar, öğrenciler,
hepsinin eksikleri ve yetenekleri vardır. Bu iş böyledir. Gerçeği doğru
yargılayabilmek için iyi ve kötü yanları olduğu gibi kabul etmeliyiz.
Bir bakış açısından, her şeyi olumlu bir ışık altında görebiliriz. Acı
çekmek bile yararlı görülebilir. Birçok zorluktan geçmiş olanların ufak
tefek zorlukları dert etmediğini kolaylıkla söyleyebilirim. Deneyimledikleri
zorluklar tabiatlarını dönüştürür ve daha geniş bir bakış açısı, daha
dengeli, gerçeğe daha yakın, olayları daha olduğu gibi görebilen bir zihin
kazandırır. Aksine hiçbir problemle karşılaşmayıp yaşamlarını pamuklar
içinde geçirenler gerçeklikten uzaktırlar. Ufacık bir dertle
karşılaştıklarında yasa boğulurlar.
Ülkemi kaybettim, yaşamımın büyük bölümünü sürgünde geçirdim, yurttaşlarım
işkence gördü, soykırım yapıldı, tapınaklanmız yerle bir edildi, uygarlığımız dağıldı, ülkemiz talan edildi ve
kaynaklan yağmalandı. Bayram edilecek bir durum yok ortada. Ama aynı zamanda
diğer uluslarla, dinlerle, kültürlerle ve bilgi kaynaklarıyla kurduğum
bağlantılar beni güçlendirdi. Özgürlüğün değişik biçimlerini ve daha önce
bilmediğim evrensel bakış açılarını keşfettim.
Sürgündeki Tibetliler arasında duygusal olarak en güçlü ve en neşeli olanlar
en çok acı çekmiş olanlardır çoğunlukla. Hapiste berbat koşullarda yirmi
sene geçirmiş olanlardan birçoğu ruhsal açıdan bu donemin yaşamlarının en
iyi yıllan olduğunu söylediler. Tapınağımdan bir keşişe yıllarca inancını
inkâr etmesi için işkence yaptılar. Hindistan'a kaçtı, korkup korkmadığını
sordum. Samimiyetle, o zaman tek korkusunun işkencecilerine karşı şefkat
duygularını yitirmek olduğunu söyledi.
II. Dünya Savaşı'nı görmüş ve hemen ardından zor bir ekonomik dönem geçirmiş
olan Fransız, Alman ve ingilizler ufak sıkıntılar karşısında dağılmıyorlar.
Sahip olduklarından memnunlar, çunku çok daha kötüsünü gördüler. Tersine, bu
savaşı görmemiş, anaokulundaymışçasına mutlu yaşayanlar hemen ağlamaya
meyilliler, hatta en ufak bir zorlukta neredeyse kendilerini kaybediyorlar.
Mutluluk orada ama göremiyorlar.
Bazı gençler maddeci gelişimden memnun değiller ve maneviyata dönüyorlar.
Bence bu olumlu. Ama her durumda dünyanın iyi ve kötü şeylerden oluştuğunun
farkına varmalısınız, gerçek olarak kabul ettiğimiz şeyleri büyük ölçüde biz
kendi zihinlerimizle yaratıyoruz.