Daha önceki sayfalarda anlattığım gibi yaşamımız üzerinde hayal bile
edemeyeceğiniz ölçüde kontrol yetisi kazanabilirsiniz.Aynı şekilde kendi
kaderinizi kendiniz belirleyebilirsiniz. Umarım her bölümün sonundaki
alıştırmalar, hayatınızı biraz daha düzene, daha ileriye doğru
yönlendirmenizde yardımcı olmuştur. Kaosun ne olduğunu anladığınızı,
şansın yalnızca bir yanılgıdan ibaret olduğunu, yaşam enerjisinin
içinize akıp gitmesini sağlayacak ustalığı ve diğer önemli değişiklikler
konusunda hiç olmazsa bir fikir sahibi olduğunuzu sanıyorum.
Tabii ki her şey bunlarla bitmiyor, daha yapılacak şeyler var. Doğrusunu isterseniz, kitapta yazanları harfi harfine yerine getirseniz de, diyebileceğim tek şey, her yiğidin yoğurt yiyişi farklıdır olacaktır. O kadar uğraştıktan sonra kendi kendimize empoze ettiğimiz kaderin kurbanları da olabiliriz.
Durup dururken ne demek şimdi bu? Kısaca; kendinizi kabule zorladığınız kader, doğru çıkan tahminin yüksek oranda kişiselleşmiş versiyonudur. Yıllar boyunca değişik mekanlarda ve farklı kişilerle yaptığınız konuşmaları hatırlamaya çalışın. Büyük ihtimalle kendinizi kabule zorladığınız kader kavramının ana hatlarından ipuçları bulacaksınız.
• “Çok kilo aldığımı biliyorum,” demişti arkadaşım Jacqueline. “Ama ailemdeki herkes aşırı kiloluydu, sanırım bu şişmanlık genetik bir özelliğimiz.”
• Bana danışmaya gelen Doug çok yalnız olduğundan şikayet ediyordu. “Her zaman utangaç biriydim zaten, bu yüzden diğer utangaç insanlar gibi çevremde çok az arkadaşım var. Benim gibileri yalnızken daha mutlu oluyorlar.”
• Yine danışmanlık hizmeti verdiğim biri olan Chris işinin can sıkıcı olduğunu söylerdi. “Ama buna rağmen iyi getirisi olduğunu itiraf etmeliyim. Ailemin ve benim geçimini sağlıyor. İş iştir zaten öyle değil mi? Eğer eğlenceli bir niteliği olsaydı adına eğlence derlerdi, yanılıyor muyum?”
Jacqueline, Doug ve Chris’i özellikle seçtim. Her üç insan da yıllar boyu yaşamlarını karartan zorluklara karşı mücadele etmeye çalışmışlar, bir hatırlayalım:
• Kilo verme
• Utangaçlığı yenme ve arkadaşlık kurma
• Kariyer değişikliği yapma
Aynı soranlarla uğraşıyor olmanız gerekmez. Ama hayatlarını daha ileriye götürme yolunda öğrendikleri dersleri okuduğunuzda, kendi değişim sürecinizin zamanı geldiğini daha iyi kavramanız açısından bir fikir verecektir. Takip eden sayfalarda, yaşamınızı denetim altına alabilmeniz için Yedi Aşamalı bir Uygulama Planı anlatacağım. Ve bu insanlara tekrar geri dönüp her adım da kendi yaşamlarından nasıl ders aldıklarını göreceksiniz.
İnceleyeceğimiz sürecin sadece birkaç sayfa tuttuğunu aklınızdan çıkarmayın. Sakın sizi yanıltmasın zira kendiniz aynı şeyleri denediğinizde epeyce vaktinizi alacak. Aslına bakarsanız süreci tam anlamıyla uygulamaya niyetiniz varsa, özellikle bu iş için çok zaman ayırmanızı tavsiye edeceğim.
Her aşama için birkaç saat uğraşın ve bir iki gün ara verin. Ardından kaldığınız yerden devam edin. Yapacağınız işi küçümsemeyin çünkü kökü bilinmeyen inançlarınız ve kısıtlamalarınızla yüz yüze gelecek hatta nedenlerine ineceksiniz. Gün ışığına çıkmaları zaman alacaktır, değiştirmek ise, ayrıca daha uzun bir süreç gerektirecektir.
Bu kadar psikolojik ön hazırlıktan sonra isterseniz gelin anlamlı bir değişim için neler yapacağız bir bakalım.
Yaşamınızı Denetim Altına Almak İçin Yedi Aşamalı bir Uygulama Planı
1. Adım: Hayatınızı analiz edin
2. Adım: Hal ve tavırlarınızı inceleyin
3. Adım: Anahtar görev alanları için hedefler belirleyin
4. Adım: Hedeflerinize ulaşmak için çaba sarf edin
5. Adım: Direniş alanlarınızı inceleyin
6. Adım: Cesaretinizi toplayın
1. ADIM HAYATINIZI ANALİZ EDİN
Bu aşamadaki esas hedefiniz tatmin olamadığınız ve engellendiğiniz alanları bulup ortaya çıkartmak olacak. Motive edildiğinizde gerçekten ilerleme sağlayabileceğiniz ve yaşamınızı daha ileriye götürecek alanlara bakın. Doğal olarak iyi şeyleri de analiz edecek ve şükran hissi duyacaksınız. Ama bu alıştırmanın amacına uygun olması bakımından başka şeylere konsantre olmanızı istiyorum: Hayatınızda bir türlü tatmin duygusu yaşayamadığınız ve yeterince kontrol edemediğiniz alanlara yönelin.
Aklınızın erdiği andan itibaren zamanımıza kadar geçen süreyi göz önüne almanızı özellikle tavsiye ediyorum. Tatmin olma duygusunun zayıf olabileceği üç hayati yer vardır:
Arkadaşlarınızla ve sevdiğiniz kişiyle olan ilişkileriniz.
İlişkinizde mutlu musunuz? İnsanlarla olan iletişiminizde sorunlar var mı? Çok arkadaşınız yok mu? Sosyal yaşantınızı nasıl değerlendirirsiniz? Özet olarak, tatmin duygusunu hiç tattınız mı? İnsanlarla yeterince yakınlık kurduğunuzu düşünüyor musunuz?
Bu önemli konuda değerlendirmelerde bulunurken önce eşiniz ve diğer aile bireyleriyle başlayın. Daha sonra ‘'ikinci gruba’ geçin ve samimi olduğunuzu düşündüğünüz arkadaşlarınızı ele alın. Ardından, iş çevrenizdeki ve günlük yaşantınızda kısıtlı şartlarda bir araya gelebildiğiniz “üçüncü grup"’la olan iletişiminize bir bakın.
İşiniz ve mesleğiniz. İş hayatınız için de benzer analizler yapın. İşiniz hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Gerçekten hoşlanıyor musunuz? Yoksa sadece dayanmaya çalıştığınız, hatta çile çektiğiniz veya nefret ettiğiniz bir mesleğiniz mi var? işe gidip gelirken mutluluk duyuyor musunuz 264 yoksa gitmemek için çeşitli bahaneler mi üretiyorsunuz? Biraz daha detaya inerseniz, işinizin hem hoşlandığınız, hem de nefret ettiğiniz yanları var mı?
İş hayatınızda ne kadar tatmin duygusu yaşadığınız, bu sorulara vereceğiniz dürüst yanıtlardan ortaya çıkacaktır. Artık bir değişimin gerekli olup olmadığına karar verebilirsiniz.
Umutlarınız ve hayalleriniz. Şimdiye kadar sizi gerçekten mutlu kılan ve gurur duymanıza neden olan bir başarınız var mı? Bu yaşınıza kadar istediğiniz her şeyi elde ettiğinizi düşünüyor musunuz? Bir türlü harekete geçmeyi başaramadığınız ancak ulaşmak istediğiniz hedefler var mı? Kaderin sillesini yediğiniz için vazgeçmek zorunda kaldığınız hayalleriniz veya umutlarınız oldu mu? Yaşamınızda değişikliğe ihtiyaç olup olmadığına hatta geç kalıp kalmadığınıza karar verebilmek için tüm bu sorulara gerçek yanıtlar vermek zorundasınız.
İkinci aşamaya geçmeden önce Jacqueline, Doug ve Chris’in ilk aşamadan sonra neler keşfettiklerine bir bakalım.
• "Hayatımı bir düzene sokma ve kilo verme konusunda hala umutlarım olduğunu keşfettim” demişti Jacqueline. "Oysa her şeyden vazgeçip pes ettiğimi düşünüyordum. Ama bana hala ulaşamayacağım bir rüya gibi geliyor, ne kadar istersem isteyim olmayacak.”
• Doug ‘‘Yalnızlığa mahkûm olmakla, yalnızlıktan mutluluk duymak arasındaki belirgin farklılığın anlamına ulaştığımı zannediyorum" diye söze girdi. "Aslında yalnızlıktan hiç de mutlu değilim. Bu durumu düzeltmek için bir şeyler yapamazsam, ömrümün geri kalanını ikinci sınıf, yalnız bir vatandaş olarak geçireceğimi biliyorum."
• “Heyecan verici bir iş ister miyim?” diye sordu Chris. "Tabii ki, kim istemez? Ama kendimi böyle bir şeyin asla mümkün olamayacağı konusunda şartladığımı hissediyorum. Birinci aşamadan sonra, hala değişik heyecanlara karşı istek duyduğumu keşfettim. İşimde tatmin olmayı arzuluyorum. Uzun zamandan beri bu duygularımı içime atmıştım ve kendime bile itiraf etmiyordum.”
2. ADIM HAL VE TAVIRLARINIZI İNCELEYİN
Birinci aşamada ortaya çıkarttığınız anahtar alanlardaki hal ve tavırlarınızı gerçekçi bir şekilde yakından incelemeye çalışın. Tavırlar neden önemlidir? Çünkü takındığımız tavırlarla kendimizi kısıtlar ve olduğumuz yerden kıpırdayamaz hale geliriz. Veya tam tersi kendimizi özgür kılar, değişime giden yolda yardımcımız olur. Bizi sürekli geri çeken hal ve tavırlarımızla yüzleşip onları değiştirmeyi başardığımızda, yaşantımıza yeni bir yön verecek değişimin de temelini atmış oluruz.
Sizi kısıtlayan hal ve tavırları ortaya çıkartmaya çalışırken (bu hem çok vakit, hem de sabır isteyen bir süreçtir) aşağıdaki önemli konulara da bir göz atmanızda fayda var:
Ailesel tutum ve inançlar. Pek çoğumuz elimizi kolumuzu bağlayan ailesel beklentilerle yaşamımızı sürdürmeye çalışırız. Çevrenizdeki arkadaşlarınızdan ve tanıdıklarınızdan bu konuda çok yakınmalarla karşılaşmışsınızdır. Aşağıdaki cümleler size bir yerlerden tanıdık gelmiyor mu?
• “Para kazanmasını bilen bir aile değiliz. Orta sınıfın ortasında yer alan kişileriz. Doğrusu kazandığımızı bile elimizde tutmayı beceremiyoruz.”
• “Annem ve babam televizyon karşısına geçip sürekli tıkınırlar. Spor nedir bilmeyen bir aileden geliyorum. Ha, seyretmeyi severiz ama uygulamaya gelince yokuz.”
• “Orta-batı bölgesinden hiç çıkmadık. Doğma büyüme buralıyız. Doğuda bir üniversiteye gitmem mümkün değil, hiçbir zaman da olmayacak.”
Daha aşırılarını da duymuş olabilirsiniz, örneğin:
• “Miskinlikten bir türlü sıyrılamadık.”
• "Biz acayip şanssız bir aileyiz.”
• “Biz hep kaybetmeye mahkûmuz.”
Olumsuz kişisel kısıtlamalar ve inançlar. Kaçınılmaz bir şekilde negatif sonuçlara şahit olduğumuz ve kendimizi kabule zorladığımız kötü kaderin asıl sebeplerinden biri de budur. Çoğu zaman düşünürken farkında olmadan kendi kendimize telkin ettiğimiz bu tutum ve kısıtlamalara örnek vermek gerekirse:
• "Pek güzel sayılmam. Ve dış görünüşü iyi olmayan biriyle hiç kimse vakit harcamak istemez.”
• “Benim gibi bir işçiden adam olur mu hiç?”
• “Okulda çok kötü bir öğrenciydim. Ben yerimde sayarken çalışkan arkadaşlarım aldılar başlarını gittiler.”
• “Yaşamımda hiç heyecan yok, zaten ben de bunu hak eden biriyim.”
• “Girişimcilik ruhu yok ki bende. Yeni maceralara atılacak yürek ne gezer. Hayatım boyunca bordrolu bir çalışan olmaya mahkûmum.”
• “Güzel takım elbise giyip üzerine yakıştıran sportmen insanlar hep iyi iş bulurlar. Ben tam bir fıçıyım.”
Diğer kişilere karşı kötümser tavırlar. Başkalarına karşı gösterdiğiniz kötümser tavırlar onları yaralamaz. Aksine yapmak istediklerimizi kısıtlayacağından dolayı zararı bize dokunur. Bazen daha aşırı durumlarda, başkalarına karşı takındığımız tavırlar elimize ayağımıza dolanarak yaşantımızı altüst eden engellere dönüşür. Sanki diğer insanlar ilerlememizi kısıtlıyormuş veya engelliyormuş hissine kapılırız. Örnekleri bir inceleyin:
“Benim yaşımdaki birinden gelen bir özgeçmişe, bu tür büyük şirketlerin insan kaynakları bölümü zaman ayırıp bakmaz bile.”
“Şuna bak bunlar için sadece dış görünüş önemlidir ve dinleri imanları paradır, gözleri ne sevgiliyi görür ne de eşlerini.
Ben de ne bulacaklar ki?”
Bazen diğer insanlar hakkındaki kötümser bakış açımız paranoyaklık derecesine ulaşabilir:
“Hiç kimse bana şans tanımıyor ki.”
“Herkes kendini düşünüyor zaten. Çıkarları olmadan bir Allah’ın kuluna yardım etmezler.”
"Yayın dünyası tam bir iki yüzlüler cenneti. Yazdığım kitabı göndermeye bile değmez. Baksana kitabı yayınlananların hepsi bir şekilde torpilli. Tam bir gör beni göreyim seni politikası hakim orada.”
Önemli olan şu; bu tür tavırlar hayatınızın kontrolünü yitirmenize neden olur. Bunlara genelde “bozguncu” düşünceler denmekte. Ne denirse densin, sizi hep bozguna uğratacakları bilinen bir gerçektir.
Yine Jacqueline, Doug ve Chris’e geri dönelim. İkinci aşamada neler öğrenmişler bir göz atalım isterseniz:
• “Kendimi kısıtlayan birçok tavrımın olduğunu fark ettim,” diyor Jacqueline. ‘Aşırı kilolarımın suçunu aileme atıyordum. Onlar da şişman ya işin kolayı bu. Motivasyon sorunum vardı. Kendi kendime “Kilo versem kimin umurunda sanki?’ gibilerinden saplantılar içerisindeydim. İkinci aşamanın ardından fark ettiğim bir şey oldu. Kilo verdikten sonra başkalarının ne düşündüğü konusunda kaygılanmalıydım. Fikrimi değiştirmemde asıl önemli nokta kendi mutluluğumdu bir başkasınınki değil.”
• “Bu aşamada, diğer insanların benim gibi utangaç yapılılarla alay ettiği saplantısı taşıdığımın farkına vardım. Büyük ihtimalle lise ve üniversite hayatımda yaşadığım şeylerin etkisinde kalmıştım. Çevrelerinde oldukça popüler ve cana yakın kişilerin, bizim gibilerinden tiksindikleri ve dışladıkları hissi hakimdi bende. Bu saplantıların istediğim gibi doya doya bir hayat yaşamama engel olduklarını sonunda anlamıştım. işin daha da kötüsü, karamsarlık tüm beynimi sarmıştı. Sanki birileri çıkıp 'Haydi şu Doug’u grubumuzdan dışlayalım, utangaçlarla işimiz yok’ demiş gibi. Tabii ki böyle bir şeyle karşılaşmadım hiç. Bunların hepsi hayatımdaki değişiklikten kaçmak için tamamen kafamda senaryolaştırdığım hayal ürünü şeylerdi.”
• “Benim yaşımdaki birine hiç kimsenin iş vermeyeceği kanısına kendi kendime vardığımı fark ettim” dedi Chris.
“Ve tabii ki bu fikrin beni ne kadar kısıtladığını ve ne kadar yanlış olduğunu anladığımda, eğer gerçekten istersem bana heyecan verecek bir iş bulabileceğim ihtimali olduğunu gördüm.”
3. ADIM ANAHTAR GÖREVİ ÜSTLENECEK ALANLAR İÇİN HEDEFLER BELİRLEYİN
Birinci ve ikinci adımlarda tanımladığınız değişimler için anahtar görevi üstlenecek yeni hedefler belirleme zamanı geldi. Başka bir deyişle, başarıyı arzuladığınız bu alanlarda bir ön hazırlık ve deneme yapmanın vakti geldi artık.
Unutmayın, bu aşamada, hala ana değişim için kaba bir taslak ön hazırlığı içerisindesiniz. Değişimlerinizi gerçekleştirmek için detaylı kısa dönem planlar yapma vakti henüz gelmedi. Burada tek amacınız gerçekçi, içten ve uygulanabilir basit hedefler belirlemek olacaktır.
Üçüncü aşama için yazma tekniği kullanacağız. Planlarınızı ve niyetlerinizi kağıda döktüğünüzde düşüncelerinizin şekil aldığını göreceksiniz. Önce aşağıda verilen alt aşamaları denemekle başlayın.
En büyük umutlarınızı ve hedeflerinizi yazın. Bir fikir vermesi açısından burada verilen örnekleri inceleyin:
“Bana hem bir heyecan, hem de tatmin duyguları yaşatacak yeni bir iş bulmak istiyorum.”
“Artık sürekli yalnızlıktan bıktım usandım. Sosyal yaşantımı daha bir zenginleştirmek istiyorum.”
“Yapay birliktelikler yerine daha samimi ve daha içten yepyeni dostluklar geliştirmek istiyorum.”
“Tüm dünyayı gezip görmek istiyorum. Henüz elim ayağım tutuyorken hayattan zevk almaya başlasam iyi olur.” “Zayıflayarak daha iyi bir dış görünüşe sahip olmak istiyorum. Böylece kendimi daha rahat hissedebileceğim.”
“Kendi işimi kurabilecek kadar kapasitem olup olmadığını öğrenmek istiyorum.”
Size yakın olan insanlarla fikir alış verişinde bulunun.
Bırakın diğer insanlar da düşüncelerinize ortak olsun. Gerçekten samimiyetine inandığınız kişilere açılın. Kim bilir belki onların da size yardımcı olacak bilgi ve düşünceleri vardır.
Çoğu dununda, insanların sizi teşvik etmeye çalıştıklarını göreceksiniz. Aklınızdaki hedefleri onaylamasalar, hatta bu konuda iç açıcı bilgiler verıneseler bile, hayatınızı değiştirecek olumlu değişiklikler konusunda alkışlayacaklardır.
Hedeflerinizin olgunlaşmasını ve her şeyin yerine oturmasını bekleyin. Bu şekilde hedeflerinize yeni bir bakış açısıyla ve değişik yöntemlerle yaklaşabileceksiniz. Birkaç ay sabredip hedefler üzerinde kafa yormayı deneyin. Bu arada harekete geçmeden önce gerçekçi ve size hitap eden bir hedef belirleyip belirlemediğinizi daha iyi anlarsınız. Sırf hava olsun diye başkalarının isteklerini veya beklentilerini tatmin etmek için acele etmeyin.
Jacqueline, Doug ve Chris bu üçüncü aşamada neler yapmışlar? İsterseniz tekrar onlara dönelim.
• “Sonunda hedefimi belirledim ve kağıda döktüm. Bu sefer en azından 10 kilo vereceğim” demişti Jacqueline. “Bu kadar detaya inmek başta korkuttu beni ama, hemen harekete geçmeden önce bir iki ay sadece üzerinde düşünüp beklemeyi seçtim. Mantığımın gerçekçi olduğunu ve bana uyduğunu anladım. Artık hiç mazeretim kalmamıştı. Kız kardeşlerimle de tartıştım bunu. Aynı fikirdeydiler, hatta bana 'eğer bunu gerçekleştirebilirsen mutluluğu yakalayacaksın. Sırf bu yüzden yıllarca çile çektin' dediler. Böylece kendimi hiç olmadığımdan daha hazır hissettim."
• “Önce bu içe kapanıklık ve yalnızlık belasından kurtulmak istediğimi bir parça kağıda yazdım” diyerek söze başladı Doug. “Bu kelimelerin orada yazılı olduklarını görmek, karşı karşıya olduğum sorunun büyüklüğünü ve artık çözümünün ertelenemeyeceğini hatırlattı bana. Ardından çok yakın olduğuna inandığım bir arkadaşıma açılmayı denedim. Çok yakın ve ilgili davrandı bana. Yalnız olduğumun farkına varmadığı için özür diledi ve artık içime kapanıp acıyla yaşamamam gerektiğini söyledi. Olayların bu şekilde gelişimi hedefimin doğrulunu kanıtlamıştı. Cesaretim artmıştı ve bu sefer gerçekten deneyecektim.”
• Chris de benzer olaylar zincirini takip etti. “Hedefimi yazdım. beni daha iyi motive edecek ve heyecan duygusunu tattıracak bir iş bulmaya karar vermiştim. Ömrümün tam ortasında büyüklüğünü bugüne kadar anlamadığım bir sorunla karşı karşıya kalmıştım. Acaba harekete geçebilecek miydim? Hiç olmazsa, tatmin duygusunu iş yaşantımda bulamadığımı itiraf etmiştim ya, o da yeterdi. Şimdiye kadar kendime bile yalan söylemişim.”
4. ADIM HEDEFLERİNİZE ULAŞMAK İÇİN ÇABALAYIN
Değişimin gerekli olduğuna inandığınız alanlara ulaşmak için deneme amaçlı ve kısa vadeli ama uygulanabilir hedefler belirlemeye sıra geldi.
Sakın aklınızdan çıkarmayın zira adım atmazsanız, biran önce harekete geçmezseniz rüyalarınız ve istekleriniz zamanla zayıflayacak ve yine o bir türlü doğru yapamadığınız şeylerin arasında kalacaklardır. Eğer kısa vadeli ve uygulanması mümkün olan faaliyetlere yönelirseniz, ömrünüz boyunca sizi kıskacı arasına almış bu "başarısızlık canavarı’ndan kurtulabilirsiniz. Zaten çoğumuzun hayatında bu tür canavarları yok mudur?
Eski tanıdıklardan biri yıllarca milyarder olacağım diye gezip durdu. Ama bu hedefine ulaşabilmek için hiçbir adım atmadı. Ve sonunda bu hayatını karabasana çeviren bir güç olarak elini kolunu bağladı. Gerçekleştirilememiş bir hayal, kişisel yetersizliğini bir kere daha ortaya çıkardı. Yaşadığı kısırdöngüden kurtulmasının tek bir yolu vardı o da bu konuyu detaylı bir şekilde ele almaktı. Oysa hayatının en büyük düşünü pasifliği yüzünden bir türlü hayata geçiremedi.
Haydi, üzerinize çöken miskinlikten kurtulup hedefinize sizi biraz daha yaklaştıracak adımlara bir göz atalım.
Yapılacak işlerin bir listesini hazırlayın. Mümkün olduğunca detaya girmeye çalışın. Örneğin, yukarıda anlattığım adam gibi bir milyarder olmayı düşlüyorsanız şunları yapabilirsiniz:
“İyi bir bütçe hazırlayıp her ay birkaç milyon lira daha az harcayacağım ve bu parayı biriktirmeyi deneyeceğim.”
“Yatırım yapmanın püf noktalarını öğrenmem gerekiyor. Bu konuda seminerler ve derslere katılsam iyi olacak.”
“Servet edinmenin yollarını anlatan bir kitap okumak istiyorum. Yarın ilk işim bir kitapçıya uğramak olacak.”
“Hemen gidip bir sigorta şirketiyle konuşayım. Emeklilik ve hayat sigortası konusunda bilgi alsam iyi olur.”
Aşamalı planlar yapın, tarihler belirleyin. Ufacık bir adım atmak hiç atmamaktan daha iyidir. Miskinlikten silkinip kurtulmak gerekiyor. Sizce en iyi yaklaşım ne olacak? Değişimi hedeflediğiniz alanlarda küçük ama uygulanabilir planlar yapmakla başlayın. Günlük yaşantınızda sizi rahatlatacak etkinlikler olmasına özellikle dikkat edin. Yolunuzun üzerindeki bir kütüphaneye uğrayın, hatta internette sörf yapın veya muhabbet edin.
Unutmayın, değişim öyle iki veya üç ay gibi kısa sürelerde gerçekleşmez. Yapmanız gereken sadece (bu gerçekten önemli) değişimi arzuladığınız sahada birazcık olsun bir ilerleme sağlayabilmek olacaktır.
Jacqueline, Doug ve Chris de bu süreçlerden geçmişti.
• Jacqueline “Her ay değişik yemek kitapları almaya ve bunlardaki düşük kalorili, az yağlı tarifleri yapmaya karar verdim” diye anlatmaya başladı. “Özellikle dünya mutfaklarından baharatlı çeşitlere ağırlık verdim. Hem zevk aldım, hem de diyette olduğumu hissetmedim.”
• “Yavaş yavaş sosyal etkinliklerimi arttırmaya karar verdim” diye açıkladı Doug. “Her ay, bir iki kişiyi arayıp öğle yemeklerinde bana katılmalarını rica ettim. Eski arkadaşlarımdan başladım önce. Baktım bu durum bana rahatsızlık vermiyor, ardından fazla samimiyetimin olmadığı insanları da dahil etmeye başladım. Bir iki yıl içinde kendi evimde küçük bir arkadaş grubu ile parti verebilecek duruma geleceğimi anlamıştım. Bir an önce harekete geçip yemeklere başlamalıydım.”
• “Ünlü bir iş danışmanını arayıp (bu benim için gerçekten çok zor bir şeydi) randevu aldım” diye hatırlıyordu Chris. Bu Chris’in hayatında ani ve önemli bir gelişmeydi. Daha birkaç ay öncesine kadar sıkıcı da olsa iş iştir diyen bir adam olarak karşıma gelmişti! Oysa şimdi işindeki monotonluğu yenecek ve zevk alabileceği yeni bir işin peşine düşüyordu.
5. ADIM DİRENİŞ ALANLARINIZI İNCELEYİN
Eğer dördüncü aşamaya kadar geldiyseniz pek hoş olmayan bir sürprizle karşılaşmış olabilirsiniz. Değişimin gerçekten gerekli olduğu alanlarda elinizi ayağınızı kilitleyen bir şey vardır. Olumsuz düşüncelere boğulmuş bir şekilde öylece oturup beklemek daha rahat geliyordu. Hatta bu rahatlık öylesine benliğinizi sarmıştı ki değişim yapmak neredeyse imkansız gibiydi.
Ya da değişime bir şekilde direniş gösterdiğinizi fark etmiş olabilirsiniz. Bakın Jacqueline bu konuyu nasıl özetlemiş, “Kilo vermeye o kadar çok çabaladım ki artık hemen hemen nerelerde direniş gösterdiğimi görebilecek seviyeye gelmiştim. Bir keresinde bilinçsizce yemeye saldırdım ve o kadar tıkındım ki az kalsın hastaneye kaldırıyorlardı. Hep kendimi suçladım. Her şeyden vazgeçip pes etmeme ramak kalmıştı. Eskiden, bu direniş noktalarımı göremezdim ve her seferinde tekrardan başladığım yere geri dönerdim. En ufak bir değişiklik söz konusu değildi.”
Hayatımızda önemli değişimlere imza atmak hiç de kolay değildir. Bu uzun yolda her aşamada direnişle karşılaşmak olağan bir şeydir. Kritik olan nokta da budur zaten. Eğer bu direnişi kırıp yola devam edemezsek, hedeflediğimiz değişime asla ama asla ulaşamayız.
Bu evreyi aşabilmek için çeşitli teknikler deneyebilirsiniz. Riskli bile olsa denemeye değer. İşte bunlardan bazıları:
Suçluluk duygusunu yenin. Eğer hayatımızda hedeflediğimiz değişimler konusunda başarısızlıklarla karşılaşırsak, suçluluk duygusu doğal bir sonuç olacaktır. Kimi zaman başkalarını veya dış etkileri suçlamak daha kolay olur:
“Kocamın diyet yapmak gibi bir derdi yok ne pişirsem silip süpürüyor. Ben kilo verebilmek için çırpınıyorum ama en ufak bir destek göremiyorum.”
“İşimde kendime ayıracak vaktim yok. Başka alternatifleri denemek için telefon görüşmeleri yapmam gerekiyor ama mümkün değil. Bir dakika yalnız bırakmıyorlar.”
“Önümüzdeki aylarda vadesi gelen o kadar çok fatura 276 birikti ki düzgün bir bütçe hazırlamamın imkanı kalmadı. Hele biraz daha bekleyeyim, şu ayları atlatıp işleri bir yoluna koydum mu ondan sonra düşünürüz.”
Benzer bahaneleriniz varsa kağıda dökmeyi deneyin. Sonra oturup yazdıklarınızı bir okuyun. Pasif kalmanızı gerektirecek kadar geçerli sebepler olup olmadıklarına karar verin. Bahanelerinizle yüzleşme cesareti gösterdiğinizde, onlardan daha fazla kaçamayacaksınız.
Örneğin, eşinizin diyet yapmaması sizin de kilo vermenizi engelleyen bir neden olabilir mi? Bütçe hazırlamaktan kaçmak için vadesi gelen faturalar sudan bir sebep olabilir mi acaba? Dürüst olun. Tüm bahaneler, aslında rahatınızı bozmamak için uydurulmuş sudan sebeplerden ibarettir.
Eğer varsa, geçmişte sizi engelleyen nedenleri bulun.
Yine bunları da yazmanızı tavsiye ediyorum. Birkaç denemeden sonra başarısız olduysanız bunu özellikle yapın. Örneğin para biriktirme konusunda planlar yapmanıza rağmen (ki geçmişte birkaç kez denemiş ama başarısız olmuş olabilirsiniz) olumsuz sonuçlar aldıysanız nedenleri üzerine biraz kafa yorup onları yazın. Sonra da bu yazdıklarınızı inceleyin. Değişimden kaçmak için yeterli ve geçerli sebepler olup olmadıklarına karar verin.
Rahatsızlık hissedeceğinizi bilin ve bunu kabullenin.
Yaşantımızdaki her türlü değişim bize huzursuzluk verir: “Jimnastik salonuna gidip eşofman giymek beni öldürüyor. Daha da kötüsü, her çalışmadan sonra ertesi gün tüm kaslarım sızlıyor.”
“Diyet yapıyorum diye işyerindeki arkadaşlar benimle dalga geçiyorlar. Böyle olunca da insanın şevki kırılıyor."
“Bütçe hazırlamaya alışık değilim. Geçen hafta sonu eşimle birlikte akşam yemeğine davet edildik. Para biriktirmeye çalıştığımızı ve masrafları kıstığımızı söylemek zorunda kaldım. İnanın yerin dibine geçtim.”
İlginç olan nokta, bizi rahatsız eden hususları inceleyip ortaya çıkarttığımızda (açık yüreklilikle şunu söyleyin 'bir süre katlanmam gerekiyor, tıpkı yeni aldığım ayakkabının ayağıma vurması gibi’) duyduğumuz rahatsızlığa ve kimi zaman utanca rağmen, yolumuza devam edebilme cesareti göstermemiz. Bir de aşağıdaki örnekleri kendi kendinize telkin edin bakalım:
“Bir iki hafta tüm kaslarım tabii ki ağrıyacak ama sonra hepsini unutup gideceğim.”
“Diyet konusunda benimle dalga geçen arkadaşlara bir süre katlanacağız anlaşılan. Nasıl olsa zamanla unuturlar.”
“Gerçek dostlar durumumuzu anlayışla karşılayacaklardır. Belki başka zaman bir hamburgerciye gidip hep birlikte bunu telafi edebiliriz. Yeter ki gönüller bir olsun.”
Aslında bu satha, yaşamınızda değişime giden yoldaki en kritik dönemeci oluşturur. Eski dostlar, Jacqueline. Doug ve Chris ne yapmışlar tekrar onlara dönelim isterseniz.
• “Daha önceki kilo verme çabalarım hep sonuçsuz kalmıştı zira bin bir çeşit bahaneler ve olumsuz modellerle kendimi avutma yoluna gitmiştim” diye itiraf ediyordu Jacqueline. “Bir şekilde, her seferinde diyeti unutup önüme ne gelirse tıkınıyordum. Gözüm hiçbir şeyi görmüyordu. Ama bunların hepsi geçmişte kaldı. Artık daha iyi analiz edip, nerede yanılgıya düştüğümü anlıyorum. Başarılı olacağıma inandığım bir süreçteyim.”
• Doug da benzer itiraflarda bulunmuştu. “Suçu başkalarına atmak diğer insanları değerlendirdiğim bir filtreden başka bir şey değildi. Renkli bir sosyal yaşam sürememe konusunda asıl suçlu ben olmama rağmen, işin kolayına kaçıp diğer insanları suçluyordum. Beni sevmiyorlardı ki. İlginç olduğumu asla düşünmüyorlardı. Davetlere bile çağrılmıyordum. Sıcak ve sevecen değillerdi. Bu tür suçlamalar sadece vicdanımın rahatlaması için bahanelerdi.”
• “Aslında beni hareket etmekten alıkoyan, körü körüne inandığım gururum olmuştu” diye belirtiyordu Chris. “Günü kurtarmaktan başka bir gayem yoktu. Her şeyin normal gittiği ve kontrol altında olduğu konusunda kendimi inandırmaya çalışıyordum. Kariyer değişikliğine gitmek yerine bu tür bahanelerin ardına sığınmak daha kolay gelmişti. Belirsizlikte yol almak veya güvensizlik duygusu gibi kısıtlamalar, hayatımda değişimin en gerekli olduğu bir alanda elimi kolumu bağlamış ve beni hiçbir adım atamaz hale getirmişti.”
6. ADIM CESARETİNİZİ TOPLAYIN
Bu aşamada, yolunuzu kazasız belasız tamamlamanız için gerekli olan desteği ve cesaret alacağınız kaynaklan tespit edeceksiniz. İşte size önemli birkaç tavsiye daha:
Sizi destekleyebilecek akıl hocaları bulun. Geçtiğiniz süreçleri daha önce tecrübe etmiş insanlar bulmaya çalışın:
• Eğer yeni bir egzersiz programına başlayacaksanız, daha 279 önce bunu deneyen birilerine danışın. Çoğu zaman başkalarının yaşadığı soranları bilir ve ona göre önlem alırsanız zaman kazanırsınız. Yeni tanıştığım birinden dinlemiştim. Egzersiz yapmaya karar veren bu kadın yazıldığı jimnastik salonuna gittiğinde kendisi gibi çalışan bir anne olan başka biriyle karşılaşmış. Onunla konuşmaya başladıktan sonra deneyimlerini dinleyip tavsiyelerine kulak vermiş ve yüksek bir motivasyonla egzersiz programına girişmiş. “Onu dinlediğimde” diye anlatıyordu, “cesaretimin geri geldiğini hissettim. Profesyonel bir antrenör olmasa da o kadının yol göstermesi bana inanılmaz bir destek verdi.”
• Öğretmenliği bırakıp iş hayatına atılmayı düşünüyorsanız veya tersi de olabilir, hayatlarında benzer geçişler yaşamız birilerini bulup akıl danışmayı deneyin.
• Eğer kendi işinizi kurmak gibi bir niyetiniz varsa, bu işi daha önce denemiş olanları bulup konuşun. Hedeflerinizden söz edin, verecekleri tavsiyelere kulak verin.
Korku ve endişelerinizi cesurca ortaya koyun ve onlarla yüzleşin. Korkunun ecele faydası yok derler eskiler. Doğru bir söz, onlarla yüzleşmedikçe kurtulmanız mümkün değildir. Bunu denemiş ve başarmış insanları dinleyin bakalım neler yapmışlar:
• “Aşırı derecede uçak korkum vardı ve bu korku yüzünden hem bir sürü yeni iş teklifini kaçırmış, hem de hayattan zevk alamaz hale gelmiştim. Bu yüzden bir psikoterapiste gittim. Yeni davranış edindirme programı uygulamaya karar verdik. Önce çok çekindim ama korkuyu yenme arzum galip geldi ve harekete geçtim. Başka çarem kalmamıştı.”
• “Karıkoca saldırıya uğrayıp soyulmuştuk. Bu yüzden ne zaman bir sinemaya veya yemeğe çıksak aynı kabusu tekrar tekrar yaşıyorduk. En sonunda hayatımıza böyle devam edemeyeceğimize karar verdik ve bir Uzakdoğu spor kulübüne yazıldık. Bu yaşta miniklerle beraber antrenmana çıkmak öylesine utanç veriyordu ki! Ama birkaç savunma tekniği öğrendikten sonra kendimize güvenimiz geri gelmişti. Devam edecektik.”
• “Erkeklere ilgi gösterdiğimi belli etmekten ödüm kopuyordu. Gerçekten korkuyordum. Ama bir gün, geçen hafta bir partide tanıştığım bir adamı aramaya karar verdim. Konsere birlikte gitmeyi teklif edecektim. Resmen yerin dibine girdim. Çok hoşlanmıştım, dayanamadım ve onu aradım. Birkaç kez dışarı çıkıp gezdik. İnanılmaz bir duyguydu sanki omuzlarımdan tonlarca ağırlıktaki bir yük kalkmıştı. Bilinmeyen bir şeyden duyulan korku, gerçekle yüzleşmekten çok daha kötüymüş. Hem birine çıkma teklif etmek, evlenme teklifinde bulunmak demek değil ki. Baş başa birkaç saat birlikte olmak, bir şeyler paylaşmak ve güzel vakit geçirmek ortak gayemiz değil mi?”
Cesaretinizi toplamayı ve göstermeyi öğrenin. Cesaret kavramını kaslara benzetebilirsiniz. Eğer onları çalıştırırsanız, her gün gittikçe güçlenirler. Yukarıda anlatılan kadın gibi. karşı cinse olan ilgisini ifade edebildikten sonra rahatlayabilmiş, ama çalışmadan çabalamadan bunu yapamazdı. Çok kısa bir süre önce çok zor hatta imkansız gibi gelen şeyler gücünüzü toplayıp el attığınızda öyle bir hale gelirler ki yemek yemek kadar doğal gözükürler size.
Cesaret konusunda Jacqueline, Doug ve Chris ne yapmışlar dersiniz? İşte cevabı:
• “Sağlıklı yemekler pişirip onları diğer aile bireyleriyle birlikte aynı masada yemek beni rahatlatmıştı” diyor Jacqueline. “Bazen çocuklar kendi tabaklarını bırakıp benimkine saldırıyorlardı. Ailem çok geçmeden bana destek olmaya başlamıştı. Izgarada yağsız pişirilen balıklar, tuzsuz salatalar, haşlama sebzeler gittikçe soframızın vazgeçilmez öğeleri haline geldi. Sadece kendimin değil, ailemdeki herkesin alışkanlıklarının değişmesi, ilk başlardaki tüm umutsuzluğuma rağmen, sonunda gerçekleşmişti işte.”
• Doug anlatıyor, “insanları davet edip onların da beni çağırmaları karşısında oldukça rahatladığımı hissettim. İlk başta çok garipsemiştim ama şimdi bütün bunlar öylesine doğal geliyor ki bana.”
• “Tabii ki kariyer değişimine karar vermem daha işin başında gözümü oldukça korkutmuştu” diyordu Chris. "Yeni bir işe başlayacağımı aileme açıklarken görecektiniz beni. Nasıl zorlanmış nasıl vicdan azabı duymuştum. Bir süre eskisinden daha az bir maaşla yetinecektik. Ama bu sıkıntıya katlanmaya değerdi doğrusu, değişikliğe her zamankinden daha çok ihtiyacım olduğunu biliyordum.”
7. ADIM UĞRAŞINIZIN MEYVELERİNİ TOPLAMA ZAMANI
Bu aşamaya kadar olan kısmı başarıyla tamamlayıp hayatınızın kontrolünü artık elinize aldıysanız, kendinizi tebrik etmenizin vakti gelmiş demektir.
Dostlarınızı çağırıp bunu birlikte kutlayın. Tam yedi kilo verdikten sonra Jacqueline de arkadaşlarını davet edip bunu kutlamıştı. "Hem ailem hem de dostlarım desteklediklerini göstermek için çırpınıp duruyorlardı, harika bir şeydi” demişti.
Hedefinizden dönmemek, daha da ileri gitmek için yeni yöntemler bulun. Sağlıklı yaşam için koşuya başlamış ama daha sonra iddialı bir maratoncuya dönen birini tanımıştım. Bir başka kadın daha vardı, yüksek tansiyon hastalığını kilo vererek, egzersiz ve diyet yaparak yenmeyi başarmıştı. Bununla yetinmeyip vitaminler ve mineraller konusunda da herkesin tanıdığı bir uzman haline gelmişti.
Öngördüğünüz değişimi başardıysanız, ulaştığınız düzeyle yetinmeyip daha ileriye doğru devam etmelisiniz. Böylece hem ilginiz azalmayacak, hem de yaşamınızı kökten değiştirebilecek başka kaynaklara yönelme imkanı bulacaksınız ve dünyaya farklı bir gözle bakabilmeyi becereceksiniz.
Kar amaçlı olmayan organizasyonlara katılın veya derneklere üye olun. Amacınıza yönelik değişimlere doğru yol alırken ihtiyacınız olan desteği doğrudan vermeye hazır gruplara da katılabilirsiniz. Uyuşturucuyla savaştan alkolizme kadar, doğa sevenlerden sağlıklı beslenmeye kadar oldukça değişik organizasyonlar bulmanız mümkün. Aktif katılımda bulunmanız yeni bir itici güç ve pozitif enerji sağlar. Ek olarak, bu grupları desteklemeniz daha sonra sizi yolunuzdan alıkoyacak zorlu engelleri aşmanızı sağlayacaktır.
Yeni değişim süreçlerine devam edin. Eğer kilo vermeyi başardıysanız bu sefer kondisyon çalışmalarına devam edebilirsiniz. Eğer başarılı bir kariyer değişimi gerçekleştirdiyseniz, emeklilik için daha şimdiden hazırlıklara başlayabilir ve başınızı sokabileceğiniz bir ev arama çalışmalarına girişebilirsiniz. Utangaçlığınızı yenip sosyalleştiyseniz, moda konusunda bir şeyler öğrenme vakti gelmiş demektir, giyim kuşam zevkinizi de değiştirmeyi deneyebilirsiz.
Gördüğünüz gibi değişimi başarmak her şeyin bittiği anlamına gelmiyor. Aksine, keşfedilecek daha çok yeni ufuklar sizi beklemekte! Bu yedi aşamalı planı yeri geldiğinde ve uygun zamanda uygulayarak, sadece size ait olan ve tamamen kendi sorumluluğunuz altındaki yaşamınızı denetim altına alabilir ve yeni başarılara doğru yönlendirebilirsiniz.