Başkalarının Enerjisini Yönlendirmek

Helen Graham


”İyi olmak kendinle ahenk içinde olmaktır. Uyumsuzluk başkalarıyla ahenk içinde olmaya zorlanmaktır.”

-OSCAR WILDE, DORIAN GRAY’İN PORTRESİ

DİĞER İNSANLARA KARŞI DUYARLI OLMAK

Şu ana kadar enerjiyi sanki bizimle sınırlanmış ve öznel olarak yaşanan bir şeymiş gibi ele aldık. Bu her zaman böyle değildir, başkalarının enerjilerini algılamakla kalmaz, onlardan da etkilenir ve onları kendi enerjimizle etkileriz. Daha önce de gördüğümüz gibi ‘tam’ enerjili insanlar sanki bir titreşime ve ışığa sahip gibiyken, düşük enerjili insanlar koyu, karanlık ve dinçlikten yoksun görünmektedirler. Her hangi bir zaman biriminde, başkalarıyla birlikteyken enerji yokluğu ya da enerji bolluğu bizi etkiler: yüksek ve düşük ruh halleri tam anlamıyla bulaşıcıdır. Depresif insanlarla birlikte olmak depresif yapar, canlı insanlarla birlikte olmak canlandırır. Bu sadece bir görünüş meselesi değil daha çok ince bir kimya meselesidir. Bir çoklarımız ‘atmosfere’ karış çok duyarlıyızdır; bir odaya girdiğimizde buna şahit olmamış bile olsak, burada daha önce şiddetli duyguların yaşandığını, ya da iki insanın duygularını birbirlerine boşalttıklarını hissedebiliriz. bazılarımız bu duyumları bir ürperme veya titreme şeklinde, bir koku deneyimi gibi algılarken, diğerlerimiz bir ‘titreşimden’ söz eder. Bazı insanların ya da durumların iyi titreşimlere sahip olduğunu hissederken ötekilerin sahip olmadığını düşünürüz. Aynı şekilde bu titreşimlerin bir şekilde bize verildiğini ya da taşındığını düşünürüz. Bu deneyimleri, konuşma şekilleri diye gözardı edebilirsiniz ama gerçekte bundan fazlası olmaktadır. Bu iddiayı aşağıdaki alıştırmayı deneyerek sınamak isteyebilirsiniz.

—1. ALIŞTIRMA—

TİTREŞİMLERİN SINANMASI

Bu deney için sizinle eşiniz olarak paylaşmaya istekli bir arkadaş bulun ve aşağıdaki deneyi okutun ya da ona bizzat siz okuyun.

Bundan sonra, bacaklarınız karşılıklı değil de yan yana gelecek şekilde karşılıklı birer sandalyeye oturun. (Bkz şekil 2). Arkadaşınızdan ellerini baldırlarının avuçlan yukarı açık bir şekilde üstünde tutmasını isteyin. Sonra avuçlarınız aşağı gelecek şekilde ellerinizi eşinizin ellerinin birkaç santimetre yukarısına yerleştirin. Her ikinizin de rahat bir şekilde oturduğunuzdan emin olun. Bu duruş sırasında sırtınızda, boynunuzda ve omuzlarınızda herhangi bir baskı olmamalı. Eğer içinizden herhangi biri hafif bir biçimde dahi olsa öne doğru eğiliyorsa sandalyeleri birbirine yaklaştırarak bunu engelleyin. Şimdi gevşeyin. Yavaşça nefes alın, nefes verin. Her nefes verişinizde kendinizi gerginliğinizi dışarı bırakın.

Herhangi bir gerginlik hissetmeden, sırtınızda, boynunuzda ve omuzlarınızda hiçbir baskı olmadan otururken, dikkatinizi çevrenizden çekerek ellerinize yöneltin. Dikkatinizi ellerinize ve onların çevresindeki herhangi bir duyuma yoğunlaştırın. Bunu yaparken gözlerinizi kapatın ve eşinizden de aynı şeyi yapmasını isteyin. Bunu yaptıktan sonra aranızdaki enerji farkını duyumsayın. Nasıl hissediyorsunuz? Bu anda, şimdi bu kişiyle aranızda olan karşılıklı etkileşimi nasıl tasvir ediyorsunuz?

Bunu yaptıktan sonra enerjinizin eşinizin enerjisi ile karışmasına izin verin. Sizin ve eşinizin enerjisini aklınıza geldiği gibi hayal edin, duygularınıza, duyumlarınıza yoğunlaşın. Bu konuda kendinizi zorlamayın ve acele etmeyin. Olanları değerlendirmeye, anlamaya, erişmeye, sansürlemeye uğraşmadan, sadece olup bitene tanık olun. Duyumsanacak ne varsa onu duyumsayın, bunu yapabilmek için kendinize birkaç dakika tanıyın. Bundan sonra uygun olan her hangi bir yolla birbirinize enerji yolladığınızı düşleyerek, bu hareketin önündeki tüm engelleri gözlemleyin. Eşinizin bedeninde enerjinizi durduran her hangi bir yer varsa bunu zihninizde tutun.

Birkaç dakika sonra eşinize olası her yolla enerji akışını engellemesini söyleyin. Birkaç dakika yine duygularınızı ve tepkilerinizi gözlemleyin. Sonra uygun olan her yolla bu enerji barikatını kaldırmayı deneyin ve enerjinizi eşinizin bedenine gönderin. Bunu yaparken duygularınıza, duyumlarınıza ve tepkilere dikkat edin. Birkaç dakika sonra eşinizden enerjisini engellemekten vazgeçmesini ve enerji akışını serbest bırakmasını isteyin. Bir kez daha dikkatinizi ellerinize yöneltin ve oradaki enerjiyi fark edin. Eşinizle aranızdaki karşılıklı etkileşimi ve enerjiyi nasıl tarif edersiniz?

Bu somları yanıtladıktan sonra egzersizi bu sefer eşinizin elleri yukarda sizinkiler aşağıdayken ve eşiniz bedeninize ve çevresine enerji gönderirken’ tekrarlayın. Eşinizi bedeninizin içine ve etrafına enerji gönderirken, duyumlarınıza, duygularınıza ve tepkilerinize dikkat edin. Sonra bu enerjiyi nasıl ve ne kadar başarıyla bloke edebildiğinize bakın. Birkaç dakika sonra enerjinin akmasına yeniden izin verin.

Her ikiniz de deneyi tamamladıktan sonra duruşunuzu gevşetin ve birbirinizle egzersiz sırasındaki deneyimlerinizi paylaşmak için bir ara verin. Enerji alış verişi sırasındaki deneyimlerinizi paylaştıktan sonra eşinizin bedeninde enerjinin kesintiye uğradığını hissettiğiniz yerleri tarif edin. Bunu yaptıktan sonra enerjiniz bloke edilirken bunu aşmak için yaptığınız denemelere ve enerji bloke etme stratejinize yönelin. Bu etkileşimden kazandığınız her hangi bir içgörü varsa bunları birbirinizle paylaşın.

ALIŞTIRMAYA TEPKİLER

Dünya neredeyse iki gruba ayrılır görünmektedir: Bu egzersiz sırasında çok şaşırtıcı şeyler yaşayanlarla hiçbir şey yaşamayanlar. Birlikte çalıştığım insanlar söz konusu olduğunda bu ikinci grup büyük bir çoğunlukla ağır basmaktadır. Egzersize dışardan baktıklarında çok fazla eleştirel yaklaşan birçokları, egzersiz sırasında şaşırtıcı hiçbir şey yaşamamıştır. Egzersize karşı dışardan eleştirel olan insanlar hiçbir şey hissetmediklerini söylemektedir ama sonra da göreceğimiz üzere bu gerçekten de hiçbir şey yaşamadıkları anlamına gelmez. İlginç bir biçimde, atölye çalışmaları sırasında arkadaşlara özel olarak birlikte çalışmamalarını söylediğim, hiçbir şey hissetmediklerini söyleyen eşleri seçmeye eğilimlidirler bu yüzden de ilk olumsuz bakış açıları güçlenmektedir. Böyle eşleri seçmiş olmaları bir rastlantı mı? Daha sonra açıklayacağım nedenlerden dolayı sanmıyorum.

Mesafeyi Korumak

Bir çok insan, özellikle grup halindeyken bu egzersizi yaparken belirli bir dereceye kadar çekingenlik yaşamaktadır. Bir eş seçmek zor bir şey gibi görünüyor, ama önerilen şekilde birbirine yakın oturmak, bir çok insan, arkadaşları ve tanıdıklarıyla bile yakın olmaktan rahatsız olduğu için özellikle zor gelmektedir. Bazı insanlar açıkça durumu stresli görmektedir ve gerilip kaygı yaşamaktadır. Bunu genellikle duruşları kanıtlanır; genellikle daha katı görünürler ve omuz, boyun ya da sırt kesimleri kamburlaşmıştır. Belleri bükülmüş ve çeneleri boyunlarına çekilmiş bir şekilde oturmaya eğilimlidirler. Kolları da kasılmış görünmektedir. Bir çokları aynı şekilde sandalyelerini eşlerinden çok uzağa yerleştirme eğilimindedir ve böylece bu duruşun getirdiği baskı nedeniyle rahatsızlıkları daha da artmaktadır. Bazıları rahatsızlıklarını gidermek için sandalyelerini eşinin sandalyesine yaklaştırmaya direnmektedir. Böyle yapmadıkları sürece egzersizin onlar için zor geleceğini açıkladığım zaman, istemeyerek sandalyelerini yakınlaştırıyor ve neredeyse hemencecik kendilerini uzak tutmak için harcadıkları gereksiz gücün yarattığı baskı ve stres ortadan kalktığı için kendilerini çok daha rahat hissediyorlar.

İster farkına varalım ister varmayalım, hepimiz diğer insanlarla aramızda belirli bir uzaklığı korumaya çalışırız ve bu da üzerimizde gerilime ve baskıya neden olur. Psikologlar başkalarıyla aramızda korumaya çalıştığımız mesafeyi ‘kritik mesafe’ olarak tarif etmektedir. Eğer bu mesafe aşılırsa, kendimizi tehdit altında hisseder ve kendimizi geri çekerek ya da kişisel sahamıza tecavüz eden kişiyi sertçe iterek ya da saldırgan bir şekilde onlara vurarak, onları uzaklaştırmaya çalışarak ya da hoş olmayan sözcüklerle onlara uzakta durmalarını söyleyerek tepki veririz. Bu “kaç” ya da “dövüş” tepkisi stres yanıtında karakteristik ve kişisel sahamıza bir saldırı durumunun bir stres kaynağı olduğuna açık bir işarettir. Bu nedenle yakınlığın kaçınılmaz olduğu yerlerde, asansörlerde ya da metrolarda gözlerimizi karşınızdakinden kaçırıp boş bir yere, zemine, pencereden dışarı yönelterek durumun tehlikesini azaltmaya çalışırız. Çünkü kişiler arası bakışma başka bir stres kaynağıdır. Israrla gözlerini dikme, ya da bakma genel olarak saldırgan bir uyarı olarak görülür. Bu öyle uyarı mahiyetinde kabul edilir ki, stres faktörlerimiz harekete geçmeden yabancıların ancak kısa süreli bakışlarını hoş görebiliriz. Küçük bir çocukken insanlara ısrarla bakmanın yanlış olduğu bize bu yüzden öğretilir ve böyle yapmamaya teşvik ediliriz. Buna dikkat etmeyen insanlar, bu anti sosyal davranışlarından dolayı dışarıda bırakılır ve soyutlanırlar.

Bakış, enerjimizin sadece bedenimizde saklı olmadığını başkalarını oldukça dikkat çekici bir uzaklıktan etkileyecek bir uzanıma sahip olduğunu açığa vurur. Gerçekte bütün duyularımız ve bir çok özelliğimiz bedenimizin sınırlarının dışına taşmaktadır, ve kendileriyle birlikte enerjimizi taşırlar, eğer buna karşıysanız, bölük komutanın sesinin bölüğün üzerinde nasıl bir etki yaptığını düşünün.

Yukarıdaki egzersizde katılımcılar oturma pozisyonunda göz temasından kaçınmış ya da gözlerini kapatmayı tercih etmişlerdir. Ama bununla birlikte istenilen yakınlık bazı insanlar için oldukça tehdit edicidir ve temel stres kaynaklarından birinin ne olduğu konusunda bize açık bir görüş kazandırır.

Bir çok insan ancak gözlerini kapadıktan sonra gevşemeye başlayabilmektedir. Ötekiler bunu neredeyse imkansız bulmaktadır. Belki zihinlerindeki kaset onlara diğerleriyle böylesine temas halinde olmanın yakışıksız olduğunu ve bu biçimde bir yakınlığın kabul edilemez olduğunu söyleyerek çalışmaya başlamış olduğu içindir. Belki kendi bedenlerinin kokularını ve seslerini ya da kendilerinin yakın bir ilişki sırasında açığa çıkabilecek başka yanları üzerine düşünüyorlar. Bu mesajlar olasılıkla yaşamlarındaki kişiler arası stresin, kaygının, ve gerginliğin temel nedenlerinden biridir.

Kişiler Arası Enerjiyi Ele Almak

Bir çok insan dikkatini ellerinde yoğunlaştırdığı zaman bir çok farklı duyumdan bahsetmektedir. Ürperme, iğnelenme, karıncalanma, titreşim, sarsıntı gibi duyumlar hatta küçük bir elektrik şok yaşayabilmektedir. En yaygın olanı büyük bir sıcaklık duygusudur. Egzersiz boyunca hiçbir şey hissetmediğini söyleyen insanlar dahi bu sıcaklığı hissettiğini itiraf etmektedir. Bir çok insan, bunun ‘sadece’ bedensel bir sıcaklık olduğunu söyleyerek, bu sıcaklık normal bir insan teninin sıcaklığından çok daha fazla olsa bile bunu göz ardı etmektedir. Bir çok insan, ister kendilerinden eşlerine ister eşlerinden kendilerine doğru olsun, karşılıklı enerji akışını ve yönünü hissedebildiğini söylemektedir.

Yüksek bir sıcaklık duygusu her iki kişi tarafından da algılandığı durumlarda iki kişi de bunu olumlu bir enerji olarak ve ikisi arasında iyi bir bağlantı olarak görmektedir. Bazen insanlar kendi ellerinden çıkan sıcaklığı hissetmekte ama karşı tarafın ellerinden sanki hafif bir serinlik esiyormuş gibi bir soğukluk aktığını hissetmektedir. Bu soğuk, buz gibi vs. duyumları hisseden insanlar, genellikle birbirleri arasındaki ilişkiyi de aynı terimleri kullanarak tarif etmektedir.

Benzer bir şekilde karıncalanma, ya da iğnelenme olarak anlatılan duyumları yaşayan iki kişiden bunu yalnız biri, öteki ya da her ikisi birden hissetmiş olabiliyor. Bu tür duygular eğer düşmanca değillerse, dikkate alınmadıklarında, bunlara karşı çıkanlar bu duygularla karşılaştıklarında öteki insanla böylesine yakın olmaktan rahatsız olduklarını itiraf edebilirler. Diğer kişiyi bir kol erişimi mesafede tutmak niyetinde olabilir ya da olmayabilir; bilinçli olarak öteki kişinin mahremiyet alanını aşma niyetinde olmayanlar için bu geri besleme, hele özellikle bu etkiye nasıl eriştiklerini anlamaya başlamalarını sağlıyorsa, oldukça öğreticidir. İnsanları kol erişiminde tutmak isteyen insanlar genellikle bir şekilde diğer kişilere gönderdikleri kendi sinyallerinin farkında, ama bunu nasıl yaptıklarını bilmeyebilirler. Bununla birlikte benim gözlemime göre ‘benzer benzeri çeker’ diğer kişilere kendini açmak istemeyen insanlar birlikte çalışmaya da uygun değildir. Bu yaklaşım dikkate alınmalıdır. Bunun bir rezonans örneği olduğuna inanıyorum sempatik enerji titreşimleri aynı frekansı paylaşır ya da başka deyişle diğer enerji biçimleri için sahip olduğumuz çekicilik aynı oranda bizde de vardır.

Atölye çalışanlarına katılanlarda gözlemlemiş olduğum çekim iki türdür biri kapalı enerji sistemleri olan bireyler arasındaki çekim, diğeri açık olanlar arasındaki çekim. Birinci grupta taraflardan hiçbiri açık değilse ortak hiçbir şey yaşamamaktadırlar, böylece diğerine bu egzersizden kazanacak hiçbir şeyleri olmadıklarına dair önyargıları güçlenmektedir. Daha açık insanlar ayrıca birbirlerini de çekmektedir. Genel olarak gevşemeye, enerjilerinin birbirine karışmasına izin vererek yabancılarla bile sıcak, yakın, hoş mahrem bir duygu yaşadıklarını bildirmektedirler.

Enerjiyi ve Enerji Bloklarını Görselleştirmek

Bir çok insan kendi enerjilerinin eşlerinin bedenine bir çok yoldan akarken tahayyül edebilmelerine şaşırmaktadır. Enerjiyi bir ışık, parlak oklar, bir tür sıvı, renk, hava, bir bölük asker şeklinde hayal etmektedirler. Buluşlar sonsuzdur; bu insanlar genel olarak eşlerinin bedenlerinde enerji akışına engel olan yerleri duyumsayabilmektedir. Ardından eşlerine bunu bildirdiklerinde uzun sürmüş fiziksel bir problemle, ya da bir yaralanmayla söylemiş oldukları yer arasında sıklıkla bir bağlantı olduğu gerçeğiyle karşılaşıyorlar. Bu deneyim her iki taraf için değişmez bir şekilde çok şaşırtıcıdır. Ama enerji akışını kas gerginliği vasıtasıyla acıya, iltihaba, bedende ve organlarda yırtılmış kesilmiş kısımlarında kasılma ve kireçlenme olan, yaralanma ve incinme riski taşıyan alanlarda kronik gerginlik şeklinde saklamamız bizi şaşırtmamalı. Enerji blokları oldukça yaygın bir şekilde baş kısmındadır. Bu yüzden insanlar baş ağrısından ve migrenden şikayet ediyorlar. Ama hastalıkla ya da bu alandaki rahatsızlıkla bağlantılı olarak bedenin herhangi bir yerinde de meydana gelebilirler.

Marilyn eşi olan Joan’ın enerji akışını sadece ayaklarından birinde bloke etmiş olduğunu bulduğunda çok şaşırmıştı ve Joan ona bu ayağının parmağında ona çok acı veren tırnak batmasını anlattığında ise şok olmuştu. Marilyn bu egzersiz yoluyla eşinin bedeninde sorunlu bir bölgeyi bulmuş olmaktan dolayı şaşıran tek insan değil, gerçekte bir çok iyileştirici, hastalarının sorunlarını bu şekilde onların enerji bloklarını duyumsayarak bulmaktadır. Bu örnekte duyumsama aracı hayal gücümüzdür, ama aynı zamanda doğrudan duyumsanması da mümkündür. Aşağıdaki alıştırmayı denemeyi ilginç bulabilirsiniz.

—2. ALIŞTIRMA—

Diğer İnsanlarla Bağlantı Kurmak

Eşinizden ayağa kalkmasını ve gözlerini kapamasını isteyin. Elleriniz eşinizin bedeninden birkaç santimetre uzakta eşinizin beden hatlarını keşfetmeye başlayın ( Bkz. Şekil 3). Baş kesiminden başlayın ve ellerinizi yavaş bir şekilde başın etrafından aşağı doğru kaydırın. Bunları yaparken sessiz kalarak buradan boyna sonra da omuzlara geçin. Dikkatinizi ellerinize ve parmaklarınıza ve ellerinize veya çevresinde yaşadığımız herhangi bir duyum ya da duyguya yönlendirin. Aşağı doğru, ellerinizi omuzların çevresinden, bedenin önüne ve arkasına, karın, kalça, bacaklara yönlendirin. Ellerinizdeki herhangi bir duyum değişikliğine karşı dikkatli olun.

Keşfinizi tamamladıktan sonra bütün bedeni, ön, arka, yanlarından yeniden baştan ayağa geçin. Sonra eşinizle yer değiştirin ve bu sefer aynı şekilde o sizin bedeninizin dış hatları üzerinde dolaşsın. Her ikiniz de bitirdiğinizde birbirinizle egzersiz sırasında duyumsadıklarınızı paylaşın.

     

 

ALIŞTIRMAYA TEPKİLER

Onuncu alıştırmada hissettiklerinizle aynı şeyleri, sıcaklık ve karıncalanma hislerini, duyumsamış olduğunuzu keşfedebilirsiniz. Belirli yerlerdeki duyumlarınız değişik olabilir veya ‘delikler hissetmiş olabilirsiniz. Deneyimlerinizi eşinizle paylaşırken, farklı şeyler hissettiğiniz yerlerde, eşinizin ağrı, yaralanma veya başka sorunları olduğunu göreceksiniz. Tipik olarak sıcaklık ve iğnelenme hissedilen yerler, acıyan yerler, soğukluk hissedilen yerler ise enerjinin bloke edildiği yerlerdir. Bloklar nedeniyle enerji akışının olmadığı yerler birer boşluk veya içinden bir serinliğin geldiği yerler olarak hissedilmektedir. Duyumsadığınız şey bedenin etrafındaki enerji kalkanı ve onun içindeki akıştır. Böyle olduğu konusunda kuşkularınız olabilir ama bugün artık bedenin kendi işleyişine ve enerji noktalarına paralel olarak radyan enerji yaydığı konusunda çok az kuşku bulunmaktadır. Tarih içinde bu enerji kalkanını görebilen ve bu duyumlarına bağlı olarak bunu iyileştirici amaçlarla kullanan bir sürü kahin ve hekim olmuştur. Gerçekte enerji kalkanına dair bu bilgi, Çin ve Hint tedavilerinin temelini oluşturmaktadır. Şimdi geleneksel Batı fizikçileri bile hastalıkları bu biçimde teşhis etmektedir ve bu pratisyenlerden John Pierrakos bu fenomen üzerine derin bir araştırma yürütmüştür.

Bir çok iyileştirici için bu kalkan bir kanıtken bir çoğumuz için böyle değildir. Bilinçli olarak böyle olduğumuzu bilmesek de bir çoklarımız değişen ölçülerde bu kalkana karşı duyarlıyızdır. İnsanın enerji kalkanı son yıllarda bilimsel araştırmalara dahi konu olmuştur. Ancak 1960’lardan sonradır ki bedenin yaydığı elektromanyetik dalgaları ölçebilen yeterli güçle donanmış araçlar yapılabilmiştir. Sonuç olarak, şimdi artık enerji kalkanı ve beden arasındaki ilişkiye hastalıkların teşhisinde ve tedavisinde giderek artan bir ilgi oluşmaya başlamıştır

Terapatik Dokunuş

ABD’de hemşirelik profesörlüğü yapmış olan Dolores Krieger, Terapatik Dokunuş diye bilinen tekniğe öncülük edip, geliştirmiştir. Bu teknik şimdilerde Amerika’da profesyonel bakım becerisi olarak yaygın bir biçimde öğretilmekte ve kullanılmaktadır ve yenilerde İngiltere’ye de girmiştir. Terapatik dokunuş iyileşmenin, bedenin enerji kalkanındaki enerjilerin yeniden dengelenmesi olduğu prensibine ve bunun bireyi kaplayan enerji kalkanı üzerinden el geçirerek hissedilebilir, yönlendirilebilir, yeniden dengelenebilir olduğu inancına dayanmaktadır. Dengesizliğin ve hastalıkların sonucunda ortaya çıkan enerji akışındaki farklar, eldeki duyumlar aracılığıyla ısıda değişiklikler, iğnelenme, küçük elektrik şokları, nabız basıncı duyumu şeklinde tespit ediliyor. Sıkışmış ya da birikmiş enerji yaralı beden kısmı üzerine vuruşlarla ve sıvazlama hareketleriyle serbest bırakılmaktadır ve bu, çoğunlukla hastalığın semptomunun ortadan kalkması ve enerji akışının sağlanması için yeterli olmaktadır. İyileştirici etkilenmiş alanının her iki kısmına ellerini yerleştirerek oraya enerji yönelttiğini tahayyül etmektedir. İyileştirici bundan sonra bu enerjinin ister soğuk, ister sıcak hissedilmiş olsun bedenin diğer tüm alanlarına yayıldığını, ta ki bedenin çeşitli kısımları arasında dikkate değer bir duyum farkı kalmayıncaya kadar, tahayyül etmektedir.

Hastaların kaygısında klinik semptomlarında ve ağrılarında dikkate değer bir azalmaya neden olan bu Terapatik Dokunuş üzerine yapılan bir çok araştırma onun etkili olduğunu göstermektedir.

Terapatik Dokunuşu, fiziksel ve psikolojik olarak odaklanmayı öğrenerek kendi başınıza da uygulayabilirsiniz gevşeyerek ve dikkatinizi içinizde yoğunlaştırarak yukarıda anlatılan yordam içinde iyileştirici bir durumu etkili bir şekilde koruyabilirsiniz. Gerçekte Terapatik Dokunuş meditasyonun ve görselleştirmenin iyileştirici bir gücü olarak görülmelidir

Diğer Kişilerle Bağlantıya Direnç

1. ve 2. Alıştırmada enerji taşınmasını kabul eden taraf iseniz bu enerjiyi hissetmiş olabilirsiniz. Hayal gücünüz bu enerjiyi, ışık, renk, şeklinde belirli bir biçim veya forın şekline sokmuş olabilir ve ayrıca kendi bedeninizdeki enerji akışının engellendiği yerleri keşfetmiş olabilirsiniz. Bu blokları belirli bir araç şeklinde, örneğin bir kepenk, bir trafik lambası gibi ya da bir filtre gibi hayal edebilirsiniz. Bu blok araçları üzerinde, bedeninize giren enerjiyi bloke etmenizi sizden isteyen 2. egzersizi yerine getirirken, daha geniş bir içgörü kazanmış olabilirsiniz. Birçok insan, zorla giren enerjiye karşı nasıl birden bire zihinlerinde kaldırımlar, köprüler, inen demir kepenkler, yükselen duvarlar, engeller, yükselen su görüntülerinin canlandığı görünce şaşırmaktadır. Bir çok insan enerjiyi elinde, bileğinde, alnında bloke etmektedir, ama bedenin öteki noktalarında da bunu yapmaktadır.

Bu engelleme eylemine, neredeyse değişmez bir şekilde, bu yerlerdeki gerginlikte bir yükselme eşlik etmektedir. Büyük bir olasılıkla alnınızda, şakaklarınızda, dişlerinizde, çenenizde, boynunuzda ve göğsünüzde böyle bir gerginlik yükselmesi hissetmişinizdir. Eşinizin enerjisine karşı dururken dişlerinizi sıktığınızı ya da çenenizi boynunuza doğru çektiğinizi fark etmişinizdir. Bütün bunlar kendinizi öteki insanların istemediğiniz enerji girişlerine karşı, kendinizi savunduğunuzun gösterir. Eğer bedeninizin bu kesimlerinde ağrı, gerginlik, rahatsızlık, veya başka semptomlar hissediyorsanız bunlar sizin belki de direnmenizin bir sonucudur. Öteki insanlara direndiğinizden habersiz olabilirsiniz, bu yüzden hangi koşullarda ya da hangi durumların içindeyken bedeninizde benzeri duyumlar yaşadığınızı kendinize sormanız oldukça yararlı olacaktır. Bu duyumların ortaya çıktıkları durumları betimleyebilirseniz, aynı zamanda bu durumların içinde sizi nelerin direnmeye ittiğini araştırmalısınız. Belirli insanlar ve faaliyetler size acı mı veriyor?

Mollie, kızının buna sebep olduğunu itiraf etti. Ne zaman ziyarete gelse, bu egzersizi yapmadan önce göğsüne yakın tuttuğu duygularla ilişkilendirmemiş olduğu göğüs ağrıları çekiyordu. Ted karısının sürekli dırdırlarının onda kulak kaşıntısına neden olduğunu tahmin ediyordu. O konuşurken karısına ‘sağır kulağını’ döndüğünü, zamanın çoğunda başını öteye çevirdiğini ve bunun onda sürekli baş ağrılarına neden olacak şekilde boyun ve başta gerginliğe neden olduğunu fark etmişti. Doreen’in ‘baş ağrılarının’ personel toplantısından sonra ortaya çıkıyordu ve Jean nin boynundaki ağrı iş yerindeki müdürüne uzanıyordu. David sanki onları ısırırmış gibi sürekli diş gıcırdatıyordu. Gordon sürekli kambur duran omuzlarıyla patronuna omuz silkiyordu. Bizi rahatsız eden ama stresinden kaçınamadığımız insanlar ve durumlar karşısında sıklıkla yüz tikleri, titremeler, üst dudağı ısırmak, omuzları öne eğmek gibi bir çoklarımız için ağrı verici olan ifadelere başvururuz. Bu stres faktörlerinin veya bunların bir kombinasyonuyla sürekli karşı karşıya olmak enerjimizi kurutur ve bizi bitkin bırakır.

İş yerlerinde tipik olarak bir çok insanla ve farklı etkinlik biçimleriyle karşılaşırız ve yaşamımıza sirayet eden bazılarına karşı koymak tüketici olabilir. Açık bir alanda çalışıyorsanız bu özellikle zordur. Mahremiyet yoksunluğu, çok fazla ses ve çok fazla dikkat dağıtan şey strese neden olabilir. Mahrem bir büro ortamından açık bir çalışma yerine geçtikten sonraki üç ay içinde bir çok çalışanın baş ağrısı, iş heyecanlarını yitirme gibi strese bağlı rahatsızlıklara neden olduğunu bulan Nottingham Üniversitesinden Dr. Philip Leather bu iddiasını araştırmalarıyla doğrulanmıştır.

Birlikte yaşadığımız insanlar enerjimize aynı şekilde, belki daha fazla talip olabilirler. Çocuklar onlara sınırların öğretilmesine ihtiyaç duyarlar aksi takdirde başkalarının sınırlarını aşacaklardır. Ebeveynin temel işlevlerinden biri de bu sınırların tesis edilmesidir. Ama bir çok ebeveyn bunu etkili bir şekilde yapamamaktadır; çocuklan sürekli bir şekilde onlardan talepte bulunmakta, ve bazen bu tahammül edilemez olmaktadır. Kendileri için ebeveynlerinin sınırlar belirleyemediği çocuklar, ilerde başkalarının sınırlarına tecavüz eden, mahremiyetlerine, kişisel alanlarına giren, başkalarının haklarına ve mallarına saygı göstermede başarısız kalan ve hiçbir zaman çizmeyi aştıklarını fark edemeyen birer yetişkine dönüşmektedir. Onlarla ilgilenmek tüm enerjimize mal olabilir. Bazı insanlar ‘psikolojik vampirler’ gibi etraflarındaki insanların enerjilerini emerler. Fiona, yıllardır kayınvalidesini ziyaret ettiğinde yaşadığı yorgunluğu merkezi ısıtma sistemine bağlıyordu.

Eve girer girmez ağzını sonuna kadar açarak ve sık sık başka yerde hiç yapmadığı bir şekilde esniyordu. Uyanık kalmanın çok güç olduğu bu zamanlar, onun için bir utanç kaynağıydı. Kayınvalidesiyle ilk defa birlikte arabayla gezintiye çıktığında yine uyanık kalmak için arabanın penceresini açacak kadar çok esnedi. Bu olay, enerjisini kurutan şeyin merkezi ısıtma değil, kayınvalidesi olduğunu fark etmesini sağladı. Kadın çok fazla talepkar birisiydi ve her zaman insanların dikkatini üzerinde istiyordu.

Başkalarının Direnişlerinin Üstesinden Gelmek

Başkalarıyla ilgilenmek, arzu edilmeyen dikkatleriyle, istekleriyle, talepleriyle uğraşmaktan daha fazla şeyi gerektirir. Aynı zamanda bize karşı dirençlerinin de üstesinden gelmek zorundayız. 1. Alıştırmanın ortaya koyduğu gibi bazı insanlar başkalarından gelen girişlere açık değildir. Çoğu zaman bilincinde olmadan bu tür girişlere karşı kendilerini savunuyorlar ve basitçe ‘tanımak istemiyorlar’. Genellikle, ne kadar denersek deneyelim bu insanlara ‘ulaşamadığımızı’ ve deneme için harcadığımız çabanın enerjimizi kuruttuğunu keşfederiz. Zorluk belki bakış açılarımızdan, belki de birbirimize karşı duygularımızdan kaynaklanmaktadır. Hayatı hep kendimizde ararız, çünkü belirli insanlara ‘erişemiyor’, onları hiçbir şekilde etkileyemiyor veya bizi farketmelerini sağlayamıyoruz. Eğer düşük özgüvenimiz zayıf ise bu görünen ret, kendimiz hakkında kötü şeyler hissetmemize, kendimizi başarısız hissetmemize neden olur. Arkadaş olmak, etkilemek, hoşlanılmış olmak veya bu insanların saygısını kazanmak bizim için büyük bir mesele haline dönüşebilir. Tüm ölçülerin dışında büyüyebilir ve bir takıntı halini' gelebilir. ‘Bedeli ne olursa olsun’ belirli bir kişiyi katlanmak zorunda olduğumuzu hissedebiliriz. Tüm enerjimiz öteki insanı kazanmaya yöneldiği ve geride gündelik yaşam için yeterli enerji kalmadığı için bu bedel çok yüksek olabilir. Öteki insanları etkilemeyi denemek enerji ister. 1. Alıştırmanın da gösterdiği gibi uzun vadede bu, güçten düşürücüdür.

Eşinizin sizi maruz bıraktığı enerji bloklarının üstesinden gelmeye çalışırken, nasıl tepki veriyorsunuz? Bloğu belirli bir biçimde mi tahayyül ediyorsunuz, eğer böyleyse bu sizin tepkinizi belirliyor mu? Eğer enerji bloğunu demir bir kepenk gibi tahayyül ediyorsanız kendi enerjinizi bir koç başı veya bir roket gibi tahayyül ederek buna tepki veriyor olabilirsiniz. Bu hayal her ikinizin de kişisel güçleri hakkında bir şeyler söyler. Açıkçası bir giyotin gibi hareket eden kalın bir demir kepenk karşısında, kendi enerjinizi güneş ışığı gibi tahayyül ediyorsanız, bariyere nüfuz etmeniz imkansızdır. Öte yandan eğer kendi enerjinizi bir şimşek gibi düşünüyorsanız, kapı hareket etmeden önce girebilirsiniz veya eğer enerjiniz nükleer başlıklı bir füzeyse kepenk hiçbir direnme gösteremez. Eşinizin bariyeri üstünden atlayabilir ya da altını kazıyabilir ya da onu parçalayabilirsiniz. Eşinizin bariyerini çocuk oyuncağı olarak değerlendirirsiniz, bu durumda onun direnmesinin üstesinden gelmek büyük bir çaba gerektirmez. Bununla birlikte, belki kendinizi eşinizle eşit güçte enerji harcarken bulabilirsiniz, de durumda bu egzersiz bir iradeler savaşı haline gelecektir.

Sizin tepkileriniz tümüyle bir yaklaşım ve öz güven sorunudur. Karşıdakinin ne olduğuna aldırmadan enerjinizi ötekinin üzerine uygulayacaksınız. Eşiniz bu karakter gücünü ve zorluluğu görüp pes edebilir. Nasıl anlam verdiğimiz bir yana, bazılarımız hali hazırda enerjimizi kendi irademizle yönlendirip sorunların üstesinden geleceğini baştan bilirken ve bunun farkındayken, diğerleri bunun böyle olmayacağını ve kolayca yenilebileceklerini bilir. Bazılarımız sandığından çok daha az zorlu olduğunu öğrenip hayrete düşebilir.

Üstlenmiş olduğunuz iş bir yana, eşimiz tarafından bize empoze edilen bariyerin üstesinden nasıl geleceğinizi farketmek önemlidir. Bir çok insan alınlarında bir gerilim hissederken, bir çok insan başlarında, diş ve göğüslerinde, özellikle göbeğin hemen üzerindeki solar plexusta da gerginlik artışı hisseder. En son söylenen nokta Japonlar tarafından hara olarak bilinmektedir ve bedenin güç merkezi olarak kabul edilmektedir. Kendi enerjiniz, hara üzerinde yoğunlaşırken rakibin üstesinden gelmek için onun enerjisini kullanma yöntemi üzerine kurulu dövüş sanatlarında, harayı kontrol etmek esastır.

Eğer bu bölgede solar plexusta, bir duyum hissederseniz başkalarının direncini ya da karşı koymasını yok etmek için ne kadar enerji harcadığınızı kendinize sormalısınız. Eğer bu alanlarda ağrı, rahatsızlık veya başka belirtiler varsa, bu, diğer insanı etkilemek, etki altına almak için gösterdiğinizin çabaların, stresinizin ve gerginliğinizin temel kaynağı olduğunu ve beriki taraf için de hastalıklara neden olabileceğine işaret edebilir. Eğer bu sorunları belirleyebilirseniz, kendinize üstesinden gelmek için çırpındığınız bu direnmenin bizzat sizin saldırganlığınızın ve tacizinizin bir sonucu olup olmadığını sormaya ihtiyacınız vardır. Yoksa başkaları siz onların ihtiyaçlarına aldırmadan kendi ihtiyaçlarınızı karşılamaya çalıştığınız için mi direniyorlar? Onların özgüvenleri için bir tehlike mi oluşturuyorsunuz? Yoksa onların sizden daha güçsüz olduklarını düşünüp onları sömürmeye mi çalışıyorsunuz?

Zayıf Direnç

Onuncu Alıştırma sırasında eşinizin enerjisini bloke etme denemelerinizin başarısız olduğunu fark etmiş olabilirsiniz. Bazı insanların gard aldıklarını görürsünüz, çünkü ya kendilerini yeterince atik bir şekilde savunamıyorlardır ya da ne yapmaları gerektiği konusunda telaşa kapılmışlardır. Diğerleri savunmalarının istenilen iş için yetersiz olduğunu düşünür. Sadece denemekten vazgeçmiş olabilirsiniz. Kendi direncinizi zayıf olarak tahayyül eder veya anlamlandırırsanız, bunun tek bir durum olmadığını karakterinizin ya da varoluşunuzun genel kalitesiyle ilgili olduğunu fark edebilirsiniz. Öte yandan, kendinizi normal olarak kolayca vazgeçmeyen biri ya da ötekilere karşı durabilen biri olarak düşünüyor olduğunuzu şaşırarak farkedebilirsiniz de. Eşinizin sizi nasıl etkilediğini şaşırıp öteki insanların enerjileriyle daha etkili bir şekilde başa çıkıp onlardan fazla etkilenmemek için değişebilirsiniz.

Otantik Olmak

Her karşılaşmada her bireyin öteki üzerinde potansiyel bir etkisi vardır. Kimin kimi nasıl etkilediğini anlamak için, manyetizm prensiplerini gözden geçirmeye ihtiyacımız var. Fizik terimleriyle konuşacak olursak mıknatıs, sonuç olarak öteki metalleri manyetik olarak etkileyecek bir tarzda, tüm atomları aynı yönelime sahip manyetik momentleri olan içsel bir yapıyla organize olmuş metalik bir maddedir. Bir mıknatıs, manyetizma sergilemez, ama manyetiktir; varlığının yapısı öteki maddeler içindeki değişiklikleri etkiler. Kendi iç organizasyonunun ve kompozisyonun armonisinin sonucu olarak etkide bulunur. Bu durum, insanlar söz konusu olduğunda da fiziksel nesneler kadar doğrudur.

Cari Rogers’ın kişilik teorisi ile ve onun bir uygulaması olan Kişi Merkezli Terapisinin temel kuralı bireyin içindeki uyumun derecesi ne kadar yüksekse, öteki insanlar üzerindeki etkisinin de o oranda fazla olacağıdır. Kişinin belirli bir zamanda olduğuyla, göründüğü arasında uyumun olduğu yeri betimlemek için “congruence” terimini yaratmıştır. Bu aldatıcı görünümün, rol yapmanın tersidir. Kişi doğru veya hakiki olarak kendisi olduğu için sahte benliği ve hakiki benliği arasında bir farklılık olmadığı için otantiktir. Böylece, otantik biri aslen bütün ve ‘bir arada’ olan biridir çeşitli parçaları ahenk ve uyum içinde dengeli bir bireydir. Bu tür bir insan hakiki ve sahte benliğinin rekabet eden istekleri ve ilgileri arasında bölünmemiş ve her birinin farklı istekleri ve ihtiyaçları arasında kafası karışmamış biridir. Sonuç olarak, onun gerçek benliği başkalarıyla yapılan bir uzlaşmadan kaynaklanmaz. Bu tür bir kişinin enerjisi dağılmış değil yoğunlaşmıştır ve şimdiki zaman için kullanılmaya hazırdır. Bu tür bir insan, bir mıknatıs gibi, etkileyicidir ve etkili olacaktır.

İki kişi arasındaki herhangi bir ilişkide, her ne kadar bilinç ve niyet dışı olursa olsun, birinin diğerine oranla daha etkili olduğu çok az kuşku götürür. Aralarındaki uyumsuzluk ne kadar fazlaysa, biri o kadar etkili olacaktır. Etkileyicilik kişiler arası güçlü bir etki yayar, ayrıca belirli bireylerdeki karizmanın, güçlülüğün, katıksız gücün de kaynağıdır. Onlara hayran kalırız. Tersine, etkisizlik başkaları tarafından kolayca etkilenen kolayca çöken ve stres altında enerjileri dağılmış olduğu için kolayca sinir krizi geçilebilen (break down) zayıf ve çekici olmayan bireyler yaratır. Bu ne zaman olsa, tipik olarak başkaları tarafından onlara ‘kendilerine gelmeleri’ ve yaşamlarına ve kendilerine ‘mukayyet olmaları’ söylenir. Bu öğüt yerindedir, çünkü bu insanlar bütün, birleşik ve ‘bir arada’ olma anlamında sağlıksızdırlar ve kendi yaşamlarının dizginlerini ele alarak, iplerini başkaları tarafından çekilmeye bırakmak yerine kendi iplerini kendileri çekerek sağlıklı, bütün, ve ‘bir arada’ olabilirler. Bu yüzden eğer arkadaş kazanmak veya etkili olmak ve sizin üzerinizdeki istenmeye etkilerin neden olduğu gerginlikten kaçınmak istiyorsanız, kendi iplerinizi çekmenin sanatında ustalaşmaya ihtiyacınız var demektir. Stresi hayatınız için olumlu bir güç haline dönüştürmeye, onun size karşı değil, sizin için çalışmasına ihtiyacınız var demektir.


 

ÖNEMLİ NOTLAR

1.       Enerjiniz sadece bedeninizde kalmaz, dışına uzanır ve tıpkı sizin başkalarının enerjisinden etkilendiğiniz gibi, o da başkalarını etkiler.

2.       Böyle olduğunuzun bilincinde olmasanız da öteki insanların enerjilerine karşı duyarlısınızdır.

3.       İş yerinde ve evde, enerjinizin büyük bir kısmını istenmeyen enerjilere direnmek ya da size karşı dirençlerin üstesinden gelmek için harcarsınız.

4.       Diğer insanlara onların enerjilerini bloke ederek direnirsiniz. Bunu kas gerginliğiyle sağlarsınız ve bu beden uyumunu bozmanıza, ağrı ve çeşitli hastalık belirtilerini yaşamanıza neden olur.

5.       Görselleştirme yoluyla öteki insanların enerjilerine karşı duyarlılığınızı arttırır, ayrıca enerji bloklarının daha çok farkına varabilirsiniz.

6.       Terapatik Dokunuş yoluyla enerji bloklarını ortadan kaldırarak öteki insanların enerjilerini yeniden dengeleyebilirsiniz.

7.       Eğer enerjiniz, diğer kişilerin enerjilerinden daha az yoğunlaşmış ya da daha az organize olmuş ise etkilenmeye daha açıksınız demektir.

8.       Eğer etkileyici ve otantik iseniz, eğer gerçek benliğiniz ile yansıttığınız benlik aynıysa, daha etkili olabilir ve öteki insanları daha kolay etkileyebilirsiniz.

9.       İçinizdeki bölünmeleri iyileştirerek çok daha etkileyici hale gelebilirsiniz.

10.       Bunu, yaşamınızın kontrolünü ele alarak başarabilirsiniz; bunu öteki insanların ihtiyaçlarını, isteklerini, umutlarını fazlasıyla yerine getirmek yerine, kendilerinizinkileri tanımlayıp hayata geçirerek, kendi iplerinizi ele alarak başarabilirsiniz.

 

 

 

 


 


Ana Sayfaya Dönmek İçin Tıklayın 

  www.aymavisi.org  
 

 

 

 

Egzersiz

 

 

 

 
 + Büyüt | - Küçült