Bir başkasına, “Bunu senin iyiliğin için söylüyorum” dediğimiz durumların yaklaşık yüzde 95 inde, aslında durum hiç de söylendiği gibi değildir. Gerçekte karşımızdakinin bir hatasına işaret etmekle ondan kendi egomuza destek olmasını isteriz.
İnsan ilişkilerinde en çok rastlanan hatalardan biri, (bazen bilinçsizce) başkasının özüne saygısını azaltarak kendi öze saygımızı artırmaya çalışma yoludur. Kronik olarak hata bulmak, diğerini küçümsemek, azarlamak, diğerinin arkasından konuşmak; bunların tümü, düşük özüne saygı belirtileri veya semptomlarıdır.
John D. Murphy’nin, Your Life (Yaşamınız) dergisindeki bir makalede de belirttiği gibi, “Küçümsemek için, küçük olmanız gerekir”.
Yine de, başarılı liderin hataları göstermesi ve kendisiyle birlikte çalışanları “düzeltmesi” gereken zamanlar olacaktır. Bu gerçekten bir sanattır ve lider olabilecek pek çok kişi bu noktada başarısız olmaktadır.
Yeni bir ışık altında eleştiriye bir göz atalım
Eleştirme sanatı bu kadar az bilindiği ve insanların yüzde 99 u bu hususta beceriksiz olduğu için, eleştiri sözcüğü kendi başına ağızlarda kötü bir tat bırakır. Kelimeyi düşündüğümüzde, kıyasıya eleştiren kadın veya erkekler gelir aklımıza. “Gırtlağımıza yapışan,” “bize günümüzü gösteren,” bizimle alay eden, bizi yere seren birilerini düşünme eğiliminde oluruz.
Ancak eleştirinin asıl amacı diğerini yere sermek değil, onu güçlendirmektir. Onun duygularını incitmek değil, onun bir işi daha iyi yapmasını sağlamaktır.
Kısa süre önce başarılı bir eleştirinin yedi kuralını (bunları birazdan göreceksiniz) Amerikan Havayollarının başkan yardımcısı Walter Johnson ile konuşmaktaydım. Eleştiriye olan gerçek gereksinimi ve onun nasıl gerçekten yararlı olabileceğini tartışıyorduk.
“Biliyor musun Les,” dedi, “inişe hazırlanmakta olan bir pilot, başarılı eleştiriye iyi bir örnektir. Uçuşunun kontrol kulesi tarafından sık sık eleştirilmesi veya düzeltilmesi gerekir. Eğer yanlışları varsa, kule bunları ona söylemekten çekinmez. Fazla alçaktan yaklaşıyorsa, bu kendisine bildirilir. Eğer alanı pas geçecekse, düzeltilir. Pilotlarımızın hiçbirinin şimdiye kadar eleştiriden alındığını görmedim. Hiç bir zaman birinin, “Eee, o da benim uçuşumda her zaman hata bulur. Değişiklik olsun diye bir defasında da iyi bir şeyler söylese bari” dediğini duymadım.
Karşınızdakini doğru yolda tutmanın yolu
Bir dahaki sefer birisini doğru yola çekmeniz gerektiğinde, uçuş kulelerinin pilotları nasıl “düzelttiğini” hatırlayın.
Eleştirinin ego tatmini için değil, hem havayolu ve hem de pilot için iyi bir nihai sonuç elde etmek için yapıldığını akılda tutun. Kuledeki adam kişiliklerle uğraşmaz. Karşı suçlamalar yöneltmez. Eleştirileri hoparlörlerle etrafa yayınlanmaz; mahremiyeti pilotun kulaklıkları ile sınırlıdır. Kişiyi değil, hareketi eleştirir.
“İniş için amma da aptalca bir geliş” demez. “Fazla alçaktan yaklaşıyorsun” der.
Pilottan, sadece patronu memnun edecek bir şey yapması istenmemiştir. Eleştiriyi alarak ondan yarar sağlama yönünde kendisine ait bir nedeni bulunmaktadır. Alınmaz; gerçekte takdir duyar. Kuledeki adama lanetler yağdırmak yerine, ona bir yemek ısmarlaması daha olasıdır.
Ve gerçekten önemli olan, hem pilotun hem de patronunun yararlı bir nihai sonuç elde etmeleridir. Eleştiri, bir işe yarar.
Tüm eleştiriler aynı şekilde yorumlanabilir; eğer öyle olursa, aynı değerde iyi sonuçlar elde edilebilir.
Başarılı Eleştiri için Yedi Koşul
Eleştiri, mutlak bir gizlilik içinde yapılmalıdır.
Eleştirinizin etkili olmasını istiyorsanız,o kişinin egosunu karşınıza almayın.Hedefinizi hatırlayın iyi bir nihai sonuç elde etmek veya onu izlediği yola geri getirmek, yoksa egosunu söndürmek değil.Nedenleriniz çok güçlü bile olsa,karşınızdakini eleştirmek için uygun ruh halinde de olsanız, onun kendisini nasıl hissettiğinin önemli olduğunu hatırlayın. Başkalarının önünde yapılan en hafif eleştirinin dahi, karşınızdaki kişinin hiç hoşuna gitmemesi çok muhtemeldir. Haklı olarak yapılmış da olsa, iş arkadaşlarının veya meslektaşlarının yanında zor durumda kaldığı duygusuna kapılacaktır.
Bu kurala uyup uymamanız, aynı zamanda sizin de eleştirme nedenlerinizin iyi bir göstergesidir. Bir çalışanınızı, yalnızca dinleyiciler önünde mi eleştirirsiniz? Kocanızın sofradaki davranışını, misafir varken mi “düzeltirsiniz”? Eğer öyle ise, büyük olasılıkla eleştirmedeki ana hedefiniz karşınızdakine yardımcı olmak değil, onu utandırarak ego tatmini elde etmektir. Çocuklar da insandır. Küçükleri mümkün olduğunca oyun arkadaşlarının yanındayken uyarmayın. Özellikle de ona, diğerlerinin yanındayken vaaz vermeyin.
Eleştiriye nazik bir söz veya komplimandan sonra başlayın.
Nazik sözler, kompliman, övgü, dostça bir atmosfer yaratmada sahneyi hazırlar. Karşınızdakine, egosuna saldırmadığınızı belirtmeye yarar ve onu rahatlatır. “Sahneye çağrılan” birinin doğal tepkisi, egosunu savunmaya hazırlanmaktır. Böyle savunmacı zihniyetteki bir insan, sizin fikirlerinizi almaya hazır olmayacaktır.
General Foods Şirketi kurucularından Clarence Francis, “Bir insanı överek, ondaki en iyi yönleri ortaya çıkarırsınız; eleştiri kaçınılmaz olduğunda da o sizi daha iyi anlayacaktır” demektedir.
Övgü ve komplimanlar, karşınızdakinin zihnini açar:
“Ahmet, bu senin hazırladığın rapor gerçekten çok iyi. Bütün önemli noktalara burada yer vermişsin. Ancak, bir şey daha var...”
“Ayşe, bizim şirkette işe başladığından bu yana, çok verimli çalışmaktasın. Bu konudaki çabanı çok takdir ediyoruz. Ancak senin de takdir edeceğini bildiğim bir iyileştirme fikri var...”
“Mehmet, geçmişte daima mükemmel bir işbirliği içinde oldun. Ancak acaba bana açıklayabilir misin, neden...”
“Yılmaz, geçmiş yıllarda kesinlikle çok iyi bir komşu oldun. Ama biliyor musun...”
“Geçmiş deneyimlere dayanarak, senin her zaman işini iyileştirme yolunda ufak noktalar aradığını bilirim. Aklıma geldi de ”
Eleştiriyi kişisel olmaktan uzak tutun.
Şahsı değil, davranışı eleştirin.
Burada yine kişiliğini değil, hareketlerini veya davranışlarını eleştirerek, karşınızdakinin egosuna basmadan geçebilirsiniz. Sonuçta, sizin ilgilendiğiniz nasıl olsa onun hareketleridir. Eleştirinizi onun hareketlerine yönelterek, gerçekte ona komplimanda bulunabilir ve aynı zamanda da egosunu inşa edebilirsiniz:
“Ahmet, geçmişe bakarak biliyorum ki bu hata, senin her zamanki performansına ters düşüyor”.
“Mehmet, bunu söylememin tek nedeni, senin kolaylıkla daha iyisini yapabileceğini bilmemdir. Bu yazdığın, senin genel standardında değil”.
Bu yolla onun hatalarına işaret ederken, onu aslında inşa etmekte olursunuz. Ona, “sen iyi değilsin” demek yerine aslında söylediğiniz, “Ben aslında senin buradaki performansta görülenden çok daha iyi olduğunu düşünüyorum” dur.
Onun aslında o hatayı yapmayacak kadar iyi olduğunu, daha iyisini yapmasının ondan beklediğini bildirmektesiniz. Bu kendi başına güçlü bir dürtü, sizin beklentinizi “boşa çıkarmama” gayretidir.
DOĞRU: “Bu sözcük yanlış yazılmış”.
YANLIŞ: “Ayşe Hanım, siz felaket bir sekretersiniz”.
DOĞRU: “Bu sayıların toplamasını kontrol etseniz iyi olur”.
YANLIŞ: “Bir sürü aptalca hata”.
DOĞRU: “Can, çalışıp bu notları yükseltmen gerek”.
YANLIŞ: “Neden bu kadar kafasızsın?”
Kişinin kendi hareketlerinden ziyade, o kişiyle bağıntılı bir şeyi işaret etmenin daha diplomatik olacağı bazı durumlar da olabilir. Örneğin:
“Rıza, her nedense haftalık rapor muhasebeye çıkmamış (Onu yukarı göndermek Rıza’nın sorumluluğu). O rapora ne olduğunu sen biliyor musun, Rıza?” yerine, “Rıza, raporu muhasebeye zamanında ulaştırmamışsın” dememek gibi.
Yanıtı da sağlayın.
Karşınızdakine neyi hatalı yaptığını söylerken ona doğrusunu da söyleyin. Vurgulama hatada değil, onu düzeltme yolları ve araçları, tekrarlanmasından veya yeniden meydana gelmesinden kaçınma yöntemleri üzerinde olmalıdır.
Çalışanların en büyük şikayetlerinden biri, “Benden ne beklendiğini bilmiyorum. Ne yapsam patron memnun olmamış görünüyor; yine de ne istediğinden hiçbir zaman emin olamıyorum”dur.
Bir büroda, tesiste veya evde hiçbir şey, ne istendiğinin açıkça tanımlanmamış olmasına karşın, genel bir tatminsizlik atmosferi hüküm sürmesi kadar moral bozucu olamaz. Eğer onlara “doğrusu”nun ne olduğu söylenirse pek çok kişi, o işin “doğrusunu yapmak” için sabırsızlanır.
Bir çalışanın bana söylediği gibi, “Patronum daima hatamı bulur, beni eleştirir.Tüm bildiğim, benim çalışma tarzımın “yanlış” olduğu. Ama bana hiçbir zaman “doğru” nedir, onu göstermez. Hedeflenecek Standard görünmüyor. Tıpkı karanlıkta hedefin nerede olduğunu bilmeden ateş etmek gibi. Tüm bildiğim, hangi yöne nişan alırsam alayım hep ıskalıyor olduğum”.
İşbirliği emretmeyin, işbirliği talep edin.
İstemek, her zaman emretmekten daha fazla işbirliği sağlar. “Bu düzeltmeleri yapar mısın?”, “Bunu tekrar yap; Allah aşkına bu sefer doğru olsun!” a kıyasla çok daha az içerlemeye neden olur.
Emrettiğinizde, karşınızdakini köle rolüne koymuş ve kendinizi de o kölenin efendisi yapmış olursunuz. Rica ettiğinizde, onu takımın bir oyuncusu rolüne getirirsiniz. Takım duygusu, katılma duygusu, hatırlayın; güç kullanmaktan çok daha fazla işbirliği sağlar.
Aynı zamanda eleştirinizi, “Ben amirim ve sen de böyle yapacaksın, çünkü ben öyle istiyorum” temeline mi, yoksa “İşte hedefimiz bu, sizin bu hedefe ulaşmada nasıl yardımcı olabileceğiniz de şöyle” temeline mi dayandırdığınız da büyük fark yaratır.
Sadece bir talimat yayınlayarak karşınızdakilerin buna uymalarını istemek yerine, onlara kendi hareketlerini değiştirmeyi isteme gibi bencilce bir dürtü verirseniz, çok daha fazla yol katedersiniz.
Ohio Eyaletinin Dayton kentindeki National Cash Register Şirketi’nin, ülkedeki en iyi satış elemanlarına sahip olduğu genel bir kanıdır. National Cash Register’in satış eğitimi direktörü Ralph Negri, satış elemanlarını sıcak tutmanın sırrının, onlara şirketin neler istediği konusunda vaaz vermek değil, daha iyi satış yapabilmeleri için kendilerine bir dürtü sağlamak olduğunu söylemişti.
Ralph asla, “Eğer burada çalışmak istiyorsan, bacaklarının epeyce yorulmasını göze alacaksın” demez. Bunun yerine şöyle söylemesi çok daha olasıdır: “Eğer kendini bir kaç ziyaret daha yapmaya zorlarsan, gelirini büyük ölçüde artırabilirsin”.
Bir suça bir eleştiri.
Belli bir hataya bir kez dikkat çekmek doğrudur. İkincisi gereksizdir. Ve üçüncüsü dırdır etmektir. Eleştirmedeki hedefinizi hatırlayın: Bir işin yapılmasını sağlamak; yoksa bir egolar savaşı kazanmak değil.
Geçmişi sürükleme eğilimi veya zamanı geçmiş ve üstü kapanmış bir hatayı yeniden su yüzüne çıkarma arzusu duyduğunuzda, kuledeki görevlinin sağ salim yere inebilmesi için pilotu nasıl eleştirdiği örneğini anımsayın. Şu anda neyi yanlış yapmakta olduğunu söylemektedir ve bu düzeltilip halledildiğinde, unutulup gider. Kule görevlisi, pilot bir zamanlar kötü bir iniş yaptı diye bunu ona karşı koz olarak da kullanmaz.
Eski hataları sürükleyerek onlar üzerinde durmanız akıllıca olmadığı gibi bu hareket etkili de değildir.
Bu hataya düşenler yalnızca çalışanlar olmamaktadır. Eşler de geçmişteki olmuş bitmiş hata ve yanlışları sürükler. Ana babalar, çocukları ile ilgilenirken ölmüş konuları eşeler. Bu ise karşımızdakinin şimdiki zamanda daha iyiye gitmesine asla yardımcı olmaz; gerçekte tam tersi bir etki göstermesi daha olasıdır.
Kapanışı dostça yapın.
Bir konu dostane bir yolla halloluncaya kadar, tam anlamıyla kapanmamıştır. Olayları ona tekrar dönmek üzere havada asılı bırakmayın. Halledin. Noktalayın. Toprağa gömün.
Bir görüşmenin sonunda, karşınızdakinin sırtını sıvazlayın. Toplantıya ilişkin son anısının ardına bir tekme yerine, sırtının sıvazlanması olmasını sağlayın.
DOĞRU (gülümseyerek):
“Sana güvenebileceğimden eminim”.
YANLIŞ: “Şimdi artık konuyu bildiğine göre, bunun tekrar olmasına izin verme”.
DOĞRU: “Bunu aşacağını biliyorum sen denemeye devam et”.
YANLIŞ: “En kısa zamanda bir iyileşme göstermek zorundasın yoksa!”
ZİHİN ALIŞTIRMALARI
Unutmayın ki başarılı olabilmesi için eleştiri hem siz, hem de eleştirmekte olduğunuz kişi için buna değecek bir hedefe ulaşma amacıyla yapılmalıdır. Sadece kendi egonuzu beslemek için eleştiride bulunmayın. Ve onun yanlışlarını düzeltmeniz gerektiğinde, karşınızdakinin egosundan uzak durun.
Şu yedi kuralı ezberleyerek, onları uygulamaya koyun:
Eleştiri, mutlak bir gizlilik içinde yapılmalıdır.
Eleştiriye nazik bir söz veya komplimandan sonra başlayın.
Eleştiriyi kişisel olmaktan uzak tutun. Şahsı değil, davranışı eleştirin.
Yanıtı da sağlayın.
İşbirliği emretmeyin, işbirliği talep edin.
Bir suça bir eleştiri.
Kapanışı dostça yapın.