Evrensel Benzeşimin Gizleri

Charles Baudelaire


Ozan olmayanlar bunları anlayamazlar. Bir gün Fourier tüm görkemiyle bize evrenin gizlerini açıklamaya geldi. Her ne kadar, beyninin hata yapmamak ve sezginin tinsel güvenirliğine birdenbire inanmak için gereğinden fazla bir özdeksel kesinlik düşüncesi ile dopdolu olduğuna inanıyorsam da yine de, onun ince buluşlarının bir bölüğünü yadsıyamayacağım. İnsanlığın, doğanın seyrinde olduğu kadar, şiirlerini okurken de eğitimini tamamladığı yetkin ozanları da bize aynı incelikle tanıtabilirdi. Gerçekte daha yüce bir ruh taşıyan Swedenbourg da bize gökyüzünün koca bir insan olduğunu, her şeyin biçimin, devinimin, sayının, rengin, kokunun doğada olduğu gibi ruhta da belirleyici olduğunu, evrişik, karşılıklı, bir uyuşum içinde olduklarını daha önce söylemişti. Lavater, insanın yüzünde evrensel gerçekliğin yansımasını görerek, yüce boyutluluğun tinsel anlamını bize aktarmıştı. Bu yansımayı daha da genişletirsek (ki bu yalnızca bir hak değil, başka türlüsünü yapamayacağımız bir davranıştır da), o büyük gerçeğe, her şeyin bir çiviyazısı olduğu gerçeğine varır; simgenin anlaşılmazlığının görece olduğu, bir başka deyişle, katıksızlığa, iyi niyete, ruhların o doğuştan gelen ileri görüşlülüğüne bağlı olduğu gerçeğine varırız. Gerçekte bir ozan (sözcüğü, kendisine verilen tüm anlamlarla kullanıyorum), bir çevirmenden ya da bir şifre çözümleyicisinden başka ne olabilir ki! Yetkin ozanlarda eğretileme yoktur; benzetme, günümüz koşullarında matematiksel geçerliği olan bir uyarlamadan başka bir şey olmayan önadlama yoktur: çünkü bu eğretilemeler, bu benzetme ve önadlamalar, evrensel benzeşimin o uçsuz bucaksız kuyusundan elde edilebilir ancak, başkaca da hiçbir yerden elde edilemezler.

(Art Romantique, s. 244-245)

 

 

 

 


 


Ana Sayfaya Dönmek İçin Tıklayın 

  www.aymavisi.org  
 

 

 

 

Edebiyat

 

 

 

 
 + Büyüt | - Küçült